Nazım ALPMAN

Osmanlı İmparatorluğu’nun çok renkli yapısı içinde yer alan Bulgarlar, 1800’lü yıllardan itibaren İstanbul’a göç etmeye başladılar. Genellikle Ege Makedonya’sı diye tanımlanan Kuzey Yunanistan’ın değişik kentlerinden geldiler.

Gelirken de kendi mesleklerini getirdiler. En yaygın olanı süt, peynir, kaymak, tereyağı başta olmak üzere mandıracılıktı. İstanbul’un pek çok yerinde Bulgarların kahvaltı veren sütçü dükkanları ve işkembecileri bulunuyordu.

En sonuncuları Beşiktaş Çarşısındaki “Sütçü Pando”idi. Geçen yıl kapandı. Ama Kumkapı’daki“Sütçü Boris’in Yeri” hâlâ hizmet vermeye devam ediyor.

1900’lerin başında İstanbul’da 5000’in üzerinde Bulgar yaşıyordu. Çok azaldılar. Ama İstanbul’da bugün hâlâ Bulgarlar var.

Sayıları 550!

İnsanları sayılarla ifade etmek “ayıp” ama Bulgarlar tıpkı“Akdeniz Orkidesi” gibi çok nadide bir topluluk oluşturuyor. Akdeniz Orkideleri gibi giderek azalıyorlar. (En son 164 kök sayılmıştı.)

Ellerinde kala kala Şişli’deki Ekzarhane binası, Haliç’teki Sveti Stefan Kilisesi (Demir Kilise) kaldı.

Temelleri 1897 yılında atılan Bulgar Hastanesi1980’lerin ikinci yarısında ellerinden alınarak İhlas Holding’e verildi. O tarihlerde Bulgaristan’da Jivkov rejimi Türklerin adlarını değiştirme operasyonu yapıyordu. Türkiye de karşılık verdi. Kendilerini“Osmanlı Bakiyesi” olarak tanımlayan İstanbullu Bulgarların hastanelerine el koydu. Adı daTürkiye Hastanesi oldu!

Bir de Feriköy’de mezarlıkları var.

İSTANBUL’UN BULGARLARI bu gece (18 Mayıs) saat:23.15’te İZ TV’de Yakın Tarih kuşağının yeni bölümü olarak ekrana geliyor. Sonra da tekrarları olacak: 18.05.2015 – 23:15/ 19.05.2015 – 10:55/ 21.05.2015 – 16:00/ 23.05.2015 – 21:15/ 24.05.2015 – 11:30

İstanbul’un nadide azınlığını yakından tanıyın!

***

Cahil

Ferit Edgü 17 Nisan 2015’te son satırını yazdığı aforizmalar kitabının adını “Cahil” koymuş. (Sel Yayıncılık) Neden böyle yaptığını da şöyle açıklıyor:

“Cahillik başa bela demiş eskiler. Bugün tam tersi: Cahillik baş tacı! Yalnız politikada değil, edebiyatta, sanat hatta akademik yaşamda en çok aranan nitelik (üstün nitelik) cahillik. Cahil olmayana tüm yollar kapalı. Bu fantezi değil, bir gerçek.”

Tamamı 56 sayfa olan kitabın bütün metinleri Cahil ve cahillik üzerine… Yazar kimseyi doğrudan hedef almamış olmasına karşın okuduğunuzda aklınıza “tek kişi” gelebilir.

Ne ki, bunun yazarla bir alakası yok, doğrudan zirve yapmış cahillikle bağları çok güçlü, o kadar…

Tadımlık birkaç aforizma:

*Cahil zenginliği parayla ölçer!

*Cahil yıkmayı sever!

*Cahil sürekli inkâr eder!

*Uzun boylu cahil, daha az cahil değildir!

*Cahil kendini sultan sanır!

***

Adı ana ama hiç kadını yok: Kadınsız mahkeme

Tunceli Emek Gazetesi Anadolu’nun ortasında düzenli olarak yayımlanan bir gazete… Yayın yönetmeninden çaycısına kadar kadın emeğiyle çıkıyor. Farklı bir yayın politikası var. Göz önünde olup da gözlerden kaçan pek çok şeyi bulup birinci sayfalarına yerleştiriyorlar. Ama “Orada” olduğundan pek fark edilemiyor. Ayşe Arman’ın da yolu Tunceli’ye düşmediğinden Emek’ler Tunceli’de kalıyor. Gazete son sayısında yine gözlerden kaçan bir konuya el attı:

“Tarih ne zaman sıkışsa, yahut Türkiye’nin erk’leri erkekleşse, hemen kadın figürüne sarılır. Kendisini kurtaracak mecrada, öyle çok yer vermeden ama, vazifeyi de kurtarmak maksatlı, kadın söylemi üzerinden bir parmak balla kadını oyalarken, kovanları yan masadaki erkeğe servis eder.

ANAyasa Mahkemesi, kısa süre önce yeni başkanını seçti. Kurulduğu 1961 yılından bu yana koltuğu bir kez kadına lütfetmiş babaların kontrolündeki bu ülkenin Anaç yasasının kürsüsünde, 17 babacanın arasında bir tek kadına yer verilmemiş.”

Alıntı – http://www.birgun.net/haber-detay/istanbul-un-bulgarlari-81200.html

Reklamlar