Bu yazıma başladığımda hükümet aleyhtarlarının belkemiği olan aşırı uçlar Plovdiv’in postane meydanını inletiyor, yalnız yerliler değil, şehrin tepeleri bile olana şaşıyor.
Okuyucularım arasında çoğunluğun 1990–2013 Bulgar geçiş dönemini anlamakta güçlük çektiğini biliyorum. Gerçekten çok çelişkili bir süreç gelişti.prof-dr-hayati-durmaz

“BULTÜRK” Derneğine bağlı olan, Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi’ne aldığımız tepkilerinizde, olaylara bu açıdan bakmamıştık, diyorsunuz. Şimdi de SON GELİŞMELER IŞIĞINDA ÇEYREK YÜZYILLIK SÜRECİ tamamen farkı bir açıdan analiz etmek istiyoruz. İlk değerlendirmelerimiz yüzeysiydi. Şimdi de irdelememizde kesin sonuçlara vardık, demiyorum. Son birkaç yazımda Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH) ve fahri başkanı Ahmet Doğan örneği üzerinden giderek, politik yapıda benzerlikler aradım. Yineleyen olayları açmaya çalıştım. Bu irdelememin ancak % 60 doğru olduğuna inanıyorum. Bilinmeyenler çok fazla. Politik sahnedeki oyuncular ikili ve üçlü oynuyor. Gerçeği üç boyutlu görmemize imkân yok. HÖH Başkan vekili Hristo Biserov örneğinde olduğu gibi onları suçüstü yakalamak çok güç olup sabır ve zaman ister.

Fahri başkan Ahmet Doğan’ın ajanlığını, liderliğini, mafyalığını konu ederken, bu işin ardında ya da üstünde görülmeyen bir güç, bir senaryo yazarı, bir reji olduğuna işaret ettik. Doğan’ın sadece bir kukla, bir oyuncu olduğunu yazdık. Ben buna inanmıştım. Sahnedeki oyunculardan sadece A.Doğan mı kukladır.
İpleri çekilen yalnız o mudur!  Bulgaristan ortamında rejili politika sadece Ahmet Doğan için mi geçerlidir? İnanmıyorum! Olamaz!  Ya öteki Bulgar politik liderler, keyfilerine göre mi hareket ediyorlar yoksa onlara da ne yapacaklarını söyleyen mi var? Cevapsız sorular. Bugün kızışan Bulgar politikasında “n” sayıda bilinmeyen var.  Sorulan hiç birine tatmin edici yanıt verilmiyor.

İşte devamlı sorulan 3 soru:
1. Delyan Peevskiyi gizli servis DANS Başkanlığına kim önerdi? (HÖH Milletvekili ve medya mafyasının şefi) 6 ay gösteri yapıldı bu soruya yanıt gelmedi. DANS SERVİSİNE BAŞKAN OLSAYDI d. Peevski’nin gizli görevi ne olacaktı!
2. Şimdi cevabı aranan soru ise şu: Biser Kirov’u neden çöpe attıldı? (HÖH Başkan Yardımcısı, milletvekili ve Meclis Başkan Vekiliydi. Partide ikinci adam olarak geçiyordu. Kendisine KARDİNAL deyenler vardı Katoliklerde KARDİNAL en büyük ruhani rütbeye sahip olan kişidir.) Öyle olmasına rağmen BİLİNMEYEN KİŞİ bir üfledi ve Biserof’un geçmişini ve geleceğini sıfırladı, her şeyin yerinde yel esti. Şimdi İsrail’in casus servisi MOSAD’ın işi diyorlar. Sözde Biserov Arap vakıflarından büyük miktarda paraları Bulgaristan’a ve Balkanlara akıtma işini yönetiyormuş ve bu işleri HÖH partisi dışında gerçekleştiriyormuş. GÖZLE GÖRÜLMEYEN ELLE TUTULMAYAN BU GİZLİ GÜÇ BİR GÜN BİR ÜFLESE HAK VE ÖZGÜRLÜK PARTİSİNİ DE YERİNDEN UÇURUR MU DERSİNİZ! Arkamızdan dönen dolapların başı sonu yok.
3. Meslek eğitimine göre bir itfaiye yüzbaşısı olan Boyko Borisov’u yeni yüzyılda Bulgaristan liderliğine kim önerdi? ( Bulgaristan’da en güçlü sigorta ve koruma şirketi olan (CİK) mafya kuruluşunu o kurdu; Sofya Belediye Başkan oldu;,  General;  Şubat 2013’en önce 44 ay Bulgaristan Başbakanı; GERB Partisi lideri. 12 Mayıs 2013 seçimlerinde en fazla oy alsa da,  hükümet kuramadı. Halen iktidar düşmanlığı kazanı kaynatıyor, aşırı taşkınlıklar kışkırtıyor.)

Bulgaristan’da hem trajik hem de yüzkarası olan, 30 bin kişilik mitinglerle Bulgar halkına “moral devrimi” dersi verilmesidir. Üniversitelerde Sofya’yı kuşatma planları çizilmesi, başkent merkezinin Suriyelilerden arıtılmasıdır. Aktüel olan ve dayatılmak istenen aslında şpitzkomandoların (bu ad, Bulgar diline Almancadan girmiştir, Hitler faşizmi zamanında aşırı sağ gençlerden kurulan hücum gruplarının ismidir. Günümüzde, Bulgaristan’da oluşan ve Plovdiv, Pernik, Blagoevgrat gibi şehirlerde örgütlenen aşırı sağcı maskeli saldırgan gruplar için kullanılır.) diktatörlüğe doğru sürünerek ilerlemesidir. Yabancı düşmanlığında başı çeken, Almaya’da yasaklanmış olan “Kan ve Onur” ile “Kombat 18” birimleridir. Salı gecesi Parlamento Binasını yakmak isteyenler onlardı. Arkalarındaki güç Bolko Borisov’tur. Hükümetse ayak sesine pabuç bırakmak niyetinde değil.

Boyko Borisov kimdir?
İtfaiye Yüzbaşı. “Simyonovo” Polis Akademisi mezunu. Todor Jivkov’un koruması. Bu Yüzbaşıyı devletin başına bela eden kimdir?  Todor Jivkov mu! Çar mı? İstihbarat şeflerinden Lüben Gotsev ile Brigo Asparuhov mu? Gizli servis “DC” mi?
İç İşleri Bakanlığı mı? Sigorta şirketi CİK mi? Bulgar Futbol Kulüpleri Federasyonu mu? “Levski-Spartak” futbol takımı mı? Amerikan dış istihbarat servisi CİA mı? Rus istihbarat dairesi KGB mi? İsrail istihbarat örgütü MOSAD mı? İngiliz istihbaratı Mİ 6 mı?
Yoksa B.Borisov’un doğup büyüdüğü ve yaşadığı Sofya varoşu Bankiya kasabasındaki Vatan Cephesi örgütü mü?
Kim? Kim! Kim? Bu üç sorudan birine yanıt bulan öteki denklemleri de çözer.

Bugün artık iktidar hırsı gözünü tamamen kör etmiş olan ve meclis binasını ateşe vermeyi göze alan B. Borisov’u kışkırtan yalnız içgüdü mü yoksa dış etken mi var. Varsa, bu güç nerededir? Bulgaristan’ın karışmasından, ülkede politik diktatörlük kurulmasından, totalitarizm pratiğine dönülmesinden kimin yararı olabilir?

Gizli gücü, senaryo yazanı başka örneklerde de arayalım:
1989’da kurulan Bulgar yuvarlak masasında önce Sosyalist Parti sıralarında oturan eki Başbakan İvan Kostov nasıl oldu da birden bire muhalefet güçleri tarafına geçti?
Nasıl oldu da politik kariyeri döneklikle başlayan, politik ekonomi hocası, Moskova’da yükseköğrenim alan ve yıllar yılı Bulgaristan Komünist Partisi MK’ne danışmanlık yapan İvan Kostov’u, ortada neden yokken Demokratik Güçler Birliği (CDC) kabul etti, bağrına bastı ve Başbakanlığa yükseltti. Nasıl oldu da İvan Kostov başbakanken Bulgar Emeklilik Sandığı’ndan (NOİ) 2 milyar leva çaldı da, ne sol ve ne sağ çevreler, haber araçları ve bu soygundan sonra aylık gelirleri % 50 azalan milyonlarca emekli çıt demden göz yumdu, ağzını açamadı. Bir protesto yürüyüşü bile düzenlenmedi! Sol cepheden sağ cepheye geçenlerin hedefi Bulgar sağını felce uğratmaktıysa, kuşkusuz başarılı oldular. Bu kahramanlardan biri de, son seçimlere, 1930’ların faşist lejyon partisinin bugünkü uzantılarıyla birlikte giren İvan Kostovtur. İyi ki, seçmen onu ve partisini ve lejyoncuları meclise sokmadı.

Demokratikleşmenin şafağına bakarsak, 1990 yılında Sofya’nın “Kartal Köprü” meydanına 1 milyon kişi çıkarabilen Demokratik Güçler Birliği (CDC) 4 yıl sonra bir balon gibi patladı ve etrafta “merhaba” denecek demokrat kalmadı. Bu nasıl bir iştir? Mahkemede hiçbir dava kazanmamış, politik ortamda adı işitilmemiş bir avukat olan Filip Dimitrov’u CDC partisinden Bulgaristan Cumhuriyeti Başbakanlığına öneren kimdi? O zaman eski Yugoslavya Savaşı ve Sırbistan ambargosu vardı. Kaçakçılık diz boyuydu.  Bulgaristan’da ilk milyonerler doğuyordu dersek yanlış olur, yağmurdan sonra mantar gibi bitiyordu. F. Dimitrov, Bulgaristan’da kalın enseleri sigorta ve koruma işine sokan başbakandır.1994–1996 yıllarında ise, Sosyalist Parti iktidardayken, kısa adı CİK olan sigorta ve koruma şirketi harman savurdu ve devletten güçlü duruma geldi. Yine 90’lı yıllarda Bulgar banka mafyası oluştu. Yine o yıllarda, Bulgaristan mafya kucağına atılırken, Demokratik Güçler Birliği’nden Cumhurbaşkanı d-r Jelyo Jelev GENEL AF ilan etti. Ülkede kaçakçılık ve dolandırıcılığa teslim olmuşken Cumhurbaşkanı’na genel af çıkartan kimdi? Nasıl oldu da o sigorta ve koruma işleri devlet elinden çıkarıp mafyaya devretti!
Tabii Bulgar politik sahnesine ipleri dışardan çekilen yeni oyuncular da girdi.  50 yıl Bulgaristan’a gelmemiş, kendini Bulgar dilinde ifade etmekte zorlanan Çar uzantısı Saks Koburggotski altın kilim üzerinde karşılandı ve Başbakan koltuğuna oturdu. O vazifelerini öğrenmiş de gelmişti: Önce mafya grubu elebaşı B. Borisov’u İç İşleri Bakanlığı Baş Sekreterliği’ne getirdi ve general yaptı. Bu gelişmeye ABD Sofya Büyükelçiliği ve ABD ve Avrupa medya ve özelleşmiş haber kaynaklarından itirazlar vardı ama dikkate alınmadı.  B. Borisov’un geçmişi şeffaf değil diyenlerin sözleri dikkate alınmadı. B. Borisov Başbakan oldu. Maliye Bakanı ABD vatandaşı Simeon Dyankov Sağlık Kasası’ndan 1 milyar 400 milyon leva çaldı, tahkikat başlamadı, dava açılmadı. Soru: GERB S.Dyankov’u nerede buldu da Maliye Bakanı yaptı! GERB komu ihalelerinden, AB yatırım ödeneklerinden, oto yol inşaatlarından palazlandı. Neden göz yumuldu!
GERB partisinin yerel ve merkez kadroları polisten ve İç İşleri Bakanlığı’ndan kovulanlar arasından seçilmiştir. Öyleyse GERB bir polis partisi midir. Daha da önemli olan, bugünkü politik ortamda, eski komünist ve sosyalistlerden öne çıkmış figürler arasından  Georgi Pırvanov, Rumen Petkov, Dimitır İvanov, Georgi Bliznaşkı gibiler şimdiki politik bunalımda neden Boyko Borisov cephesinde yer aldı. Bu memlekette soldan sağa, sağdan sola geçmek adet mi oldu! Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı Plevneliev, “Kapital” çevresindeki iş adamlarına öncülük ederken B. Borisov’un iktidara dönmesinden ne çıkarı olabilir?
Ve son soru, Başbakan olduğu dönemde, B. Borisov  Afrika, Yakın Doğu ve özellikle de Suriye’den kaçak alma konusunda  herhangi bir yükümlülük üslenmiş olabilir mi!

Bu sorular yanıt beklerken, yanıtlar aranırken, Bulgaristan politikasını doğru okumak olanak dışı gibi görünse de sis kalkmaya başladı. Bütün olay 1989’da Bulgaristan’da yapılan BKP içi değişikliklerin bir görev devrinden ileri gitmediğinden, Anayasa değişikliğinden tutun da tarımın yok edilmesine ve yüzlerce fabrikanın kapatılmasına kadar uzanan dalavere işlerinin totalitarizmden demokrasiye götürecek derinlik ve nitelikte olmadığını kanıtlıyor. Bugün artık, 1980’li yılların sonlarında yenileşen Bulgaristan senaryosunu yazanların 3 ana hedef belirlediğini görebiliyoruz: Ne pahasına olursa olsun Komünist iktidarı elden vermemek. Bu hedef doğrulturunda BKP içinde iki ana akım oluşturuldu:

1.      Şimdiki BSP Başkanı Sergey Stanişev liderliğinde, 1902’de kurulan Bulgaristan
Sosyalist İşçi Partisi’nin sosyalist ve sosyal demokrat geleneklerinde yetişen kırmızı aristokrasiyi iktidarda tutmak. Bu arada, BKP’nin sol marjınalliğinden kaynaklanan baskı terör ve “eritme” politikalarına dayanan totalitarizmden arınmaktı. Bu eski komünistlerin sosyalistler adıyla iktidarını pekiştirmeliydi.

2.      Boyko Borisov Başkanlığında iktidar olan kalın enseli kabadayılar, mafya da
Komünist partisinin farklı bir ürünüydü.

Solun bu iki kanadı, Bulgaristan’da “sağ” cepheyi yok etti. GERB partisi solcu
marjinal-cinai bir gruplaşmadır ve buna rağmen, Avrupa sağ yapılanmasına girdi.

3.      Büyük başarılarından biri de toplumun değer yargıları tamamen değiştirilerek,
allak bullak oldu, sol sağın, sağ da solun yerini alırken, üniversiteliler de şaşırdı ve totalitarizme karşı olduklarını beyan etmelerine karşın, diktatörlüğe doğru sürünen aşırı sağların peşine takıldılar. Neredeyse, iktidar olunca katledileceklerin listesini hazırlamaya koyuldular. Şubat 2013’ten beri sokakta direnenlerin saflarından çıkan REFORMCU BLOK da artık felç edilmiştir. Henüz yapılanmadan, örgütlenmeden, program ve tüzük açıklamadan iktidara bakmaya başlayan BLOKÇULARA B. Borisov “bir halk ayaklanması örgütlenerek” şimdiki hükümet devrilirse” Başbakanlık koltuğu vaat etmiştir. Aynı koltuk Haziran 2013’te A. Doğan’a da teklif edilmişti. Reformcular önderliğine neden T. Jivkov’un oğlunun davet edildiği de artık anlaşıldı.

İPLERİ ÇEKEN KİM diye düşünürken şu sonuca vardım: İpleri ellerinde tutanlar Bulgaristan halkını bir koyun sürüsü olarak görüyor, vaktiyle domuzcu İvan tarafından yönetilen, sonra dayatılan Çarlara devredilen, ardından Pravets köyünden kasketli Toşo’ya sunulan bu sürüde bir itfaiyecinin çoban başı olmasından daha doğal ne olabilir. Bulgar Çobanı ihalesi yapılsa, anlattıklarımızı yazmaya gerek bile kalmaya bilirdi. Koyunların tercihi hep eski çoban olmuştur.

Prof.Dr.Hayati DURNMAZ

Reklamlar