BGSAM

 

8 partili yeni Sofya parlamentosu hükümet kurmak için ortak dil bulamadı. 7 gün devam eden görüşmelerden sonra toplanan GERB partisinin akıl adamlar heyeti, ikiye bölündü. İl ve ilçe parti yetkililerinden oluşan birinci grup hemen yeni seçim yapılmasında ısrar ederken 84 milletvekili ile Avrupa Birliği parlamentosundan gelen 7 vekil ikinci tur görüşmelere geçilmesinde ayak dirediler. Başkan Boyko Borisov Brüksel “yeni kabineyi kurmamızda ısrar ediyor” yeni hükümetin kiminle kurulacağına karar vermiş değildi.

 

İkinci tur görüşmeler öncelikle sağ merkez gruplaşma olarak ortaya çıkan Reformcu Blokla başlayacak ve Sosyalist Parti, “ABV” partisi ve Milliyetçi Cephe ile devam edecektir. Şu anda GERB partisi ile Rebormcu Blok en yakın konumda bulunmaktadır, fakat ikisisinin oy toplamı 107 olduğundan, istikrarlı bir kabine kurmaya yeterli değildir.

 

Sosyalist Parti (BS) GERB partisi ile aynı kabineden buluşursa dağılıp erime kabusundan kurtulamıyor, aynı zamanda GERB-ci militanlar da aralarındaki husumetin katı düşmanlığa dönüşmesini sanki her zamankinden daha fazla istiyor.

 

Milliyetçi Cephe’nin “soya dönme siyasetinin” daha da şiddetli devam etmesi yönündeki kararlılığı, soydaşların seçme ve seçilme haklarından men edilmesi, camilerde Bulgarca konuşulması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin AB yolunun kesilmesi gibi konularda sert tutumlu ve ödünsüz tavrını bir HÜKÜMET PROGRAMINA dahil etme şimdilik imkânsız olduğundan dolayı, koşulsuz ve sözde ilkeli destek sağlama çabaları biraz da kabulü olanaksız gibidir.

 

Bulgaristan’ın İlerleme Alternatif Partisi ABV ile görüşmelerde ilkesel konularda devam edecektir.

 

Beliren tabloda renklerin birbirine bağlanması ve resmin tamamlanması şimdilik olanaksız gibi görünse de, ULUSAL DEĞERLERE DAYANAN BİR İLKESEL POLİTİKAYA DAYANAN BİR HÜKÜMET PROGRAMI MECLİSTEN GEÇEBİLİR.

 

Şu dönemde bu kabine bildirisinin esasında 2015 bütçesi, sağlık sektöründe işlerin yoluna koyulması, eğitim öğretim alanında reforma ışık yakmak olabilir. Bulgaristan ekonomisinin belini bükense elektrik enerjisi sektöründe işlerin sarpa sarmasıdır. Bir yandan “Kozloduy” AES’de   Avrupa Birliği içinde en ucuz elektrik enerjisini üreten bu santral sanki halkın hizmetinde değil ve yalnız enerji oligarşisine hizmet veriyor. Öte yandansa, iki gün önce transformatörlerinden biri patlayan “Maritsa İstok” Kömür Elektrik Santrali, Amerikalıların mülkünde olup, Balkanların en pahalı elektrik enerjisini üretiyor ve Bulgar devlet Elektrik Şirketi “NEK) e satıyor. Bu pahalı elektriği satın alıp kullanıcıya ucuza satmak zorunda olduğunu gizlemez olan NEK’in borçları artık 3 milyar leva (bir buçuk milyar Euro) oldu. Kamuoyu NEK’in özelleştirilmesine tepki göstermez oldu. Enerji sektöründe bir de başlayıp da bitirilemeyen ve son 8 yılda bir ceset gibi ortada yatan ve Bulgaristan’ı Skoholm Mahkemelerine sürükleyen “Belene” AES var ki, bitirilmesi için gerekli olan 20 milyar Euro’yu bulmak imkânsız olduğu gibi, değişen enerji pazarı koşullarında ilgili tarafları birleştirecek çizgileri bulmak da zordur. Bu santralin Rus teknolojisiyle donatılması planları Balkanlardaki AB enerji hâkimiyeti planlarıyla da ters düşüyor. Uzun vadeli hükümet görüşmelerinde ana konulardan biri olan “Kozloduy” AES’ne 7. blok ilave etme planları da keskin tartışma konularından biridir. Uzman araştırmalarında, Bulgaristan’da enerji sektörünün geliştirilmesi, ülkenin genel ekonomik kalkınma planlarına bağlı olmalıdır, eğer ülkenin geleceğine ilişkin uzak görüşte ağır sanayi ve işleme sanayi gibi iş dallarına ağırlık verilmeyecekse, yalnız ev ve kamu kullanımına gerekli elektrik enerjisi bugünkü tesislerde de üretilebilir.

 

2007’de AB üyesi olan Bulgaristan’da yatırım aracı olarak yalnız Brüksel’den gelecek paralara bel bağlanması, insanların kendilerini mobilize etmelerine ve ne pahasına olursa olsun kalkınma ve gelişmeyle refah yolunu bulmalarına sanki engel oluyor. Her konuda bir plan program hazırlayıp onu devlet kanalıyla Brüksel’e göndermek ve 28 ülkenin genel ortak planları arasında bizim olana yer bulmak, uzun süre beklemek gerektiren bir uygulama oldu.

Bir yandan da her şeyi Brüksel’den beklemek halkın canını sıkarken birçoklarını da usandırıyor. Daha önce bizde hiç kimse sosyal bir düzenin yıkılmasından sonra, yeniyi yaratmanın ortaklaşa bir inanç olduğunu düşünenler vardı, ama bu olmadı. Kişisel fedakârlıklar yapmak için ise artık fertlerin olanakları tükenmiş bulunuyor. Sürekli kısıtlanan ve daralan imkanlar, standartlaştırma usulüyle üreticilerin kanatlarının kırılması, yalnız yaptığı somut iş üzerinde sorumluluk taşımaya eğitilmiş ve alışmış insanlardan şimdi bütün üretimden, sertifikasından, çevresinden, kalitesinden ve sürümünden, mali işlerinden vs. sorumlu olmasını beklemek ve tamamen yanlıştı, çünkü eğer işçilerin hepsinden kapitalist olsaydı, o zaman üretim tarzının özü kendiliğinden değişirdi. Bulgaristan’da henüz üretim dallarını kapsayan canlanmış bir girişimci heyecanı uyanmadı. Bulgaristan bugün Avrupa içindeki yerini tam olarak belirlemiş değildir. AB üyesi olmayan Makedonya ile Kara Dağ kendi ellerine güvenerek ve kollarını sıvayarak, iç imkânlarını seferber edip bu sefer geçen seferden daha fazlasını yapalım havasına girdiler ve bir hayli yol aldılar. Bulgaristan’a oturan bekleyelim sisi kalkmıyor.

 

Bu açıdan değerlendirildiğinde, Bulgar halkını birleştirici yargı değerleri etrafında ortaklık kuracak yeni bir kabine, mutlak çoğunluğu önceden elde etmeden de kurulabilir ve somut tasarımlara destek alarak iş görebilir. Benzer hükümetin Başbakan Boyko Borisov yönetiminde oluşturulması mecliste saygı toplayıp istediğinde oy alabilir görüşü de ağırlık kazanmaya başladı.

 

Hak ve Özgürlük Hareketi (HÖH-DPS) partisine gelince, GERB akil heyeti kendileriyle görüşmelerin zararlı olacağı, bunalımı derinleştireceği ve halkın tepkisine neden olacağı görüşünde olduğundan, taraflar arası temas kesilmiştir. Kamuoyu son 25 yılda en uzun zaman iktidarda kalan BSP-DPS partilerinin ülkenin çöküşünden en fazla sorumlu olduğu inancındadır ve hepe DPS partisinin devlet yapısından sökülmesinde ve kendisine ve etrafındaki şirketlere yeni imkânlar verilmesi yollarının kesilmesinde kararlıdır. Bulgar kamuoyu “Ataka” partisini HÖH-DPS partisinin bir yavrusu, bir kopyası olarak gördüğünden bu partiyle de temaslar kesilmiş durumdadır.

 

5 Ekim 2014’te yapılan erken genel seçimler Bulgaristan’da politikanın düşmanlık temellerine dayanarak devam etmesi olanaklarının daraldığına bir işarettir. Aşırı milliyetçi saldırı söyleviyle hortlayan ama ardından para kaynakları kesilince saman ateşi gibi sönen ve seçim borçlarını bile ödeyemeyen Sansürsüz Bulgaristan partisi için de aynı sözler söylenebilir. Bu esas siyasi anlayışın kabine ortaklığı görüşmelerinin ikinci turunda daha da netleşeceğine inanıyoruz.

Reklamlar