1984 – 1989 yılları arasında Bulgaristan devleti tarafından yürütülen asimilasyon politikalarını duymayan yoktur. O yıllarda Bulgaristan Türk azınlığının yaşadıklarını ateş düştüğü yeri yakar misali tabi ki en iyi onlar bilir, yüzbinlerce Türk’ün isimleri zorla değiştirilmesi, göçe zorlanılması, toplama kamplarına gönderilmesi ve buna benzer birçok akıl dışı şeyler yaşanmıştır.

Sebahat Ahmet
Sebahat Ahmet

Üzerinden 30 yıla yakın zaman geçmiş olsa da o yılları yaşayanlar acısını hala içinde taşır. Yaşananların verdiği ateş topunu üzerinden atmak zordur, atmak istediğinde atamazsın ellerin yanar, insanın kalbine bir kere çizilen o acı resim hayat boyunca unutulmaz. Belki de bu yüzden Bulgaristan Türk halkı birbirine sımsıkı sarılmıştır ve birlikten kuvvet doğar sloganını yüceltmişlerdir. O yıllarda yurdumuza büyük bir ateş topu düşmüş ve yaktığı yerin küllerini bir bütünde birleştirmiş.

Geçmişini bilmeyen, geleceğine sahip çıkamaz. Bu yüzden genç nesillerin bunları bilmeleri çok önemlidir, anne ve babaları, nineleri ve dedeleri neler yaşamışlar, nasıl bir çaba içinde dimdik durmuşlar öğrenmelidirler.

Örneğin ben 1989 yılının ilk ayında doğan bir Türk kızıyım. Maalesef doğduğumda bana resmi olarak bir Türk ismi verilememiştir. Türk’sün ama ismin değil, Bulgaristan’da dünyaya geliyorsun ve daha birkaç aylık bebek iken büyük bir göç dalgasına kapılıp gidiyorsun.

İyi ki o yıllarda bebekmişim, çünkü bir bebek bir şey hatırlamaz, gönül yarasının acısını hissetmez, etrafındaki çaresiz bakışlara ve çığlıklara anlam veremez. Şimdi büyüdüm, o yılların acısını yaşamış olmasam da, büyüklerimin yaşadıkları acıyı hissedebiliyorum. O yıllardaki küçük bebek, şimdi artık bir Türk genci.

Nasıl ki bazı kişiler geçmişteki 500 küsur yılın edebi acılarını bize her daim ve her fırsatta gözümüze sokuyorsa, bizim o kadar geriye dönmemize gerek yok, sadece 30 yıl önce yaşananları ve onları yaşatanları hatırlatmamız yeterlidir. Bu yüzden geleceğimize ve kendimize sahip çıkabilmemiz için geçmişimizi çok iyi bilmemiz gerekir.

Birikimlerini bir çırpıda bırakarak, bayrak ve vatan aşkı için yerinden yurdundan bir battaniye ile ayrılan, hiç görmediği halde gelir gelmez ülkenin bayrağına toprağına birlik ve beraberliğine sahip çıkan böyle başka bir millet var mı? Böyledir bizim milletimiz; birdir, iridir, diridir.

Reklamlar