Sevilcan YÜCE

Tarih:  15 Şubat 2017

Yürek hırsızlarına selam…                                                        

Hoş geldin!

Gözleri cennet sevgilim!

Herkes yaktı.

Sen söndür.

Bir ömür gitme! gibi şarkı sözleri de söyleyebilir sevgililer birbirine, ne ki ben sevginin, sevilmenin ve sevişmenin ana ve temel sözünün “Hişt!” olduğuna inanıyorum.

Bu anlatımı SEVGİLİLER GÜNÜ’NE adıyorum.

Kapı çalıyor

En güzel misafir olarak geliyor

Yalan mi, yalan dolan mı?

Yaşanmış mı, yoksa yaşanacak mı bilmiyorum.

Sevginin, sevdanın ve sevişmenin bir “Hişt!” olduğuna inanan biriyim.

Sevgi ne bir mani, ne bir türkü, ne de bir şiirdir. Sevgi, olan ve olmayanın birleştiği noktadaki suskunluğu talep eden bir “Hişt!”  olması gerekir. Hani gök çatırdar patırdar gürler gürler de, sonra ansızın boşanmazdan önce bir an için durup susar ya, işte o an gibi bir şeydir, anlatmak istediğim. Her insan için farklıdır, her sevgiliye farklı gelir. Bir bakış kesişmesidir, ışıl ışıldır, karanlığı delen ışıktır…

Sevgililer günündeki sevgi

Her gün seni düşünür

Her gün seni yaşarım

Kaybetmekten korkarım… gibi bir şey değildir.

Sevmenin iyi yalan söyleme ustalığı olduğunu da düşündüğüm olmuştur.

Bana kalsa insanın en hoş duygusu umutlanmaktır. Umut kuru bir ağaç dalı değil, yeşeren bir ağaçtır ama meyve verir mi bilemem. Umut ise yağan yağmur,  esen serinlik ve hoş bir ışıltıdır. Şöyle de düşünelim, ağacın meyveleri yağan yağmurun damlalarında gizli değil, toprağın bilmem ne kadar derinindeki bir bileçimden gelen ve ağıcın bacasız, elektriksiz fabrıkasından geçeren dallarda beliren nimetlerdir. İşte sevgi de böyle bir şeydir, kimse git sen bunu sev demekle, başka birini sevemez, sevdalanamaz. İnsan açmış ve hangi arı olursa olsun tozlaştırıcı bir arı bekleyen bir güzellik değildir. Bazen sebda, deniz kokusu, bazah ihlamur çiçeği, akasya salkımı ya da gül yaprağıdır. Hangi noktada ve nasıl büyüleneceğini söyleyebilmiş biri yoktur bu işte. Biri öteki olmadan yapamayanın doğması bir tesadüf sonudur.

Şimdi sevdaya maddi bir şeymiş gibi bakanları eleştiren bir masalla sözlerimi doğrulamak istiyorum:

Erkeğin Aşkı

Vaktin birinde erkeğinin aşkını ebediyen kazanmak isteyen bir kadın varmış.

Yakın bir şehirdeki en büyük alim olarak bilinen bir okumuşun yanına gitmiş. Onun ebedi aşk ilacı karıştırabilen bir büyücü olduğunu düşünüyormuş. Bu ilacı eşinin yemeğine katıp aşkını ebediyen elde etmek arzusuyla yanıp tutuşuyormuş.

Bilgin kadının isteklerini dinleyince, hayret etmiş. O böyle bir büyü ilacı olmadığını bilse de, şöyle demiş.

  • Bu ilacı karıştırabileceğim maddeleri toplamamın kolay olmadığını bilirsin. Bana yardım eder misin?
  • Evet, tabii ki, neden olmasın demiş, heyecanlı kadın.
  • Aslan yelesinden bir kıl getir bana, demiş büyücü.
  • Aslan mı, diye yanıt vermiş sönük sesle kadın.
  • Evet, demiş bilgin, Aslan yelesinden bir kıl.
  • Ama ben bunu nasıl yapayım? Aslan, bir vahşi, beni gördüğünde üstüme atlayıp parçalayacak. Yelesinden kılı nasıl koparabilirim. Başka bir şey isteseniz? Diye ısrar etmiş kadın.
  • Hayır bu işin başka bir yolu yok ve başka bir maddeyle değiştiremem onu. Düşünürsen bulursun bir yolunu, demiş ona sınar gözlerle bakan yaşlı bilgin.

Kasın yaşlı adamın yanından ayrılınca, bu kılı nasıl elde edeceğini kurgulamaya başlamış. Aslan avcılarına gitmiş ve onlardan, aslanların karnı tok olunca, çok sevimli ve uslu hayvanlar olduğunu öğrenmiş. Onlar, istediğini elde etmek için önce aslanı doyurman gerekir demişler.

Kadın yakın ormana gitmiş ve aslana et parçaları atmaya başlamış. Gün geçtikçe birbirlerine yaklaşmaya başlamışlar en sonunda kadın karnı tok uzanmış aslanın yanına sokulabilmiş.

Bir gün yatan aslanın yelesini sıvazlamaya başlamış. Bir an kendinde cesaret bulup yeleden bir kıl çekip alınca yaşlı büyücünün yanına koşa koşa varmış. Çok mutluymuş. Elindeki kılın olayı çözeceğine, kocasının artık başka kadınlara asla bakmayacağına ve hep onun dizinin dibinde olacağına inancıyla heyecanlanıyormuş.

Büyücü kıla bakmış ve “Bunu bana getirebilmen için ne yaptın? Diye sormuş.

Kadın aslanı beslediğini, ona olan güvenin midesinden geçtiğini kısaca anlatmış.

Olayı can kulağıyla dinleyen yaşlı adam şöyle demiş.

  • Senin erkeğin aslandan daha dehşetli olmasa gerek. Onunla aslana davrandığın gibi davranırsan, istediğin her şeyi elde ede bilirsin!

Ever aşk ne bir şarkı, ne bir masal, ne de bir umuttur. Kulak ver ve dinle, O seni arıyor ve tıpış tıpış sana yaklaşıyor. “Hişt!”  sesiz ol. Aşkı ürkütme…

Sevgililer gününüz kutlu olsun!

Reklamlar