Tarih: 14 Ekim 2018

Yazan Dr. Nedim BİRİNCİ

Konu:  Bulgaristan Türkleri 2018 Milli Anadil Paneli

           Taşırım dünyayı sırtımda her dil benim dilimdir,

           fakat ana dilim başta gelir.

Anadilimiz Türkçemizin hayat aşkı Deliorman’ın başkenti Radgrat’ta 13 Ekim 2018 tarihinde bir panel (çalıştay) düzenlendi.  Yazılı ve sözlü anadilimizin taşıyıcı kolları olan şair, yazar, bilim insanları, sivil toplum örgütü yöneticileri ve öğretmenlerin katıldığı panele köylerden ve komşu il ve belediyelerden Türk kanaat önderleri ile öğrenciler yoğun katılım sağladılar.

Cartoon” Hoteli salonunda yer alan ünlü yaratıcılarımızdan Naim Bakoğlu, Habil Kurt ve Niyazi Mamak katılımcılar tarafından selamlanırken, Hak ve Özgürlük Hareketi Genel Başkanı Mustafa Karadayı, Avrupa Liberalleri ALDE Başkan Yardımcısı İlhan Küçük,  Bulgaristan Müslümanları Manevi Şura Başkanı Vedat Ahmet, Bulgaristan Diyaneti Başmüftülüğü Genel Sekreteri Celal Faik, milletvekilleri, Razgrat Valiliği ve Belediyesinden temsilcilerin katılımı olayın olağanüstü önemine ağırlık kazandırdı.

Panele büyük sayıda kutlama mesajı geldi. Kıdemli öğretmen mesajında şu vurguyu yaptı.
Türk çocukların okul çantasında Bulgarcanın yanında Türkçe ders kitabı da taşımalıdır.”

Anadil milli panelinde, Tarih Bilimleri Doktoru, doçent İbrahim Yalımov ana sunumu yaptı. Hazır bulunanlara, merkezi Sofya’da bulunan Kültürel Etkileşim Derneği tarafından 2018’de onaylanan BULGARİSTAN TÜRK TOPLULUĞU KİMLİĞİNİN KORUNMASI, DİRİLTİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ PROGRAMINI (KONSEPTİNİ) açıkladı.

80 sayfalık bir TEMEL BELGE olarak geliştirilen bu programda – 11 bölüm halinde –

  1. a) Bulgaristan Türklerinin Etnik Kimliğinin diriltilmesi ve geliştirilmesi;
  2. b) Sivil Vatandaş Kimliği bilincinin güçlendirilmesi;
  3. c) Bulgaristan Türklerinde Avrupa Kimliği biçimlenmesi;
  4. d) Bulgaristan Eğitim Sisteminin inter-kültürel doktrin temelinde yeniden düzenlenmesi (reforme edilmesi);

5. e)Tarihsel-kültürel mirasımızın korunması;

6. f) Dinsel kimliğimize karşı hoşgörülü yaklaşımın pekiştirilmesi;

7. g) Kimliklerin çeşitliliği fikrinin yaygınlaştırılması;

8. i) Kimliği belirleyen hususlarla ilgili bilimsel araştırma çalışmalarının genişletilmesi ve kurumlaştırılması; Bulgaristan’da Türk Etnik Topluluğunun etnik, kültürel ve dinsel kimliğinin halka akıtılması (popülerize edilmesi);

9. k) ve yerel (bölgesel) Türk Etnik Toplulukların kimliğinin korunması, canlandırılması ve geliştirilmesi sürecini yönetecek organların oluşturulması gibi sorunlar işlenmiştir.

Panele Demokrasi İçin Sorumluluk, Özgürlük ve Hoşgörü  (DOST) ve Halkın Şeref ve Özgürlük Partisi (HŞÖP) yönetiminden temsilcilerin katılmayışı dikkati çekti.

Anadilimiz konusunda da birbirimize düşmüşsek ve küslüğümüz devam ediyorsa, Bulgaristan’da kimlik bunalımımızın ne kadar derinlere battığını anlatmaya gerek yoktur. Anadilimiz bir kavga, kapışma, paylaşma diriliş verilecek bir nimet değildir, kutsalımızdır, yaşaması ve gelişmesi, nesilden nesle devredilmesi için kavga ve şehitler verdiğimiz asla unutulmamalıdır.

Panelde Deliorman Sivil Toplum Örgütünden Emine Halil’in konuşması dikkati çekerken,  “anadilimizin kökleri ruhumuzdadır, ailelerimizdedir, geleneklerimizdedir, evlat sevgimizdedir” vurgusu coşkulu alkış aldı.

Şairler ve yazarlar diyarı Deliorman’da yeni kuşaktan çok başarılı Türk dili hocası olarak nam salan Bayan Habibe Rasim Türk dili öğretmeni, ders araçlarının yetersizliğinden söz ederken, yeni çıkan masal ve öykü eserlerine de değindi. Atasözlerimizin, masal, efsane ve manilerimizin yeniden basılmasını önerdi.  Türk öğrencilerin yaz tatilinde Türkiye’de kamp yapmalarının yararlı olduğuna değindi.

***

Anadilimize baskıların tırmandığı 1964 – 1989 dönemini ve “İsim Değiştirme” trajedisini kapsayan anadilimiz açısından “yasaklı” bir dönemin acılarına değinen konuşmacıların ortaya koyduğu karşılaştırmalar inandırıcı bir tablo ortaya koydu:

1934 – 2018 karşılaştırma:

1934                                                         2018

Türk azınlığın sayısı , 650 bin               – Türk azınlığın yayışı yaklaşık 700 bin

Türk okulların sayısı 767                        – Türk okulu yoktur

Tür okullarındaki öğretmen                 – Türkçe devlet okullarında ancak

Sayısı 1. 531.                                              Seçmeli ders olarak okutuluyor.

Türk okullarında öğrenim                   – Türkçe dersi seçen öğrenci sayısı

Gören öğrenci sayısı 59. 458               6 000. (Altı bin)

Dini eğitim bir tek Şumnu                  – Şumnu, Mestanlı ve Rusçuk

“Medreset-ün Müvvap”.                        İlahiyat Liseleri ve Sofya İslam Enstitüsü.

Açık olan cami ve mescit sayısı          –  Açık olan cami ve mescit sayısı

1.973                                                 1. 700 iken ancak 750’sinde tayinli imam vardır, eski eserlerin çoğunluğu kötü durumdadır. Bu sene Bulgar ilinde 30 köy cami kapanmıştır.

Vakıf malları 815 bina, 8.750

Dekar işlenebilir tarım arazisi.      – Totaliter devlet tarafından gasp edilen Başmüftülük ve vakıf malları iade edilmemiştir. Başmüftülük mali sıkıntı içindedir. 1990’dan beri vakıf mallarının iadesi için hukuk mücadelesi veriyor.

Türkçe gazete sayısı 12.                –  Milli Türkçe gazete yok.

Öüretmen ve din adamları              Kırca Ali’de yerel düzeyde yayın yalan

Maaşları T.C. tarafından                  1 gazete ve 2 dergi var.

Ödenmektedir.                                 TV’de Türkçe yayın 10 dakikadır.

***

1990’dan beri Bulgaristan Türklerinin anadilini canlı tutan ve geliştiren ana güç T.C. TV ve radyo yayınları, T.C. ziyaretleri ve karma bölgelere yerleşen Türk şirketlerinin kültürel etkinliklere sağladığı maddi ve manevi destektir.

Panel konuşmalarında da belirtildiği üzere, 30 yıldan beri totaliter komünist düzenin kalan ve bundan öte taşınması olanaksız olan büyük yaralarından biri topluluğumuzun anadil acısıdır. Anadilimiz canlanıp dirilmeden Türk kimliğimizi güçlendirme yolumuz kapalıdır. Yalnız dinsel eğitimle Türk kimliği yaratma ve biçimlendirme ise bir hayaldir.

***

Bulgaristan’ın 1989’da hak ve özgürlükler için Ayaklanmamızdan sonra sözde “demokrasiye” geçmesi ve hak eşitliği sağlaması birkaç kılıf içine sarıldı. Bunlardan biri “isim değiştirme” ve “kültürel soykırım” konusunda 3 defa arkası gelmeyen sözde özür dilenmesi oldu.

  • Bulgaristan Cumhurbaşkanı Petar Stoyanov 29 Temmuz 1997’de Ankara’da;
  • Bulgaristan Başbakanı İvan Kostov 5-6 Kasım 1998’de gerçekleştirdiği T.C. ziyareti çerçevesinde İstanbul’da ve Bursa’da;
  • Bulgaristan Başbakanı ve Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Başkanı Sergey Stanişev 2 Nisan 2006’da Sofya’da düzenlenen Hak ve Özgürlükler Hareketi Kongresinde özür dilediler. Fakat Türk topluluğun anadil ve din haklarının, maddi ve manevi olarak bütünsel tanınması ve gasp edilen haklarımızın ve mülklerimizin geri verilmesi konusunda ileri tek adım atılmadı.

***

Panel toplayan ana-dilsizleştirme siyaseti.

Bulgaristan Türklerinin anadili olan ve günümüzde 350 milyon insanın konuştuğu Türk dilini yasaklama ve Bulgaristan’da bu dili konuşan vatandaşları ana dilsiz bırakma siyasetini 4 aşama olarak ele alıyoruz:

Birinci aşama: Bulgar Prensliği Dönemi (1877 – 1908) Amerikalı yazar Justin McCarthy “Ölüm ve Sürgün” eserinde “Irklar ve Yok Etme Savaşı” olarak nitelediği 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda 1 253 500 Bulgaristanlı Türkün taşınmazlarına, eğitim ve din haklarına saldırılarak göçe zorlandığını yazar. Bu dönemin ilk 10 yılında 1 500 Türk okul ve medrese binası yıkılmış-yakılmıştır. 1879 Anayasasında yer alan “zorunlu ilköğretim” ilkesi asla uygulanmamıştır. Cehalet çağı başlatılmıştır. Bu dönemde Bulgaristan Türklerine “Türk” denmiştir.

İkinci Aşama: Çarlık ve çeşitli Bulgar hükümetleri döneminde Bulgaristan Türkleri (1908 – 1944) bu dönemde Bulgaristan Türkeri’ne “Müslüman” denmiştir. 27 Kasım 1919’da Paris yakınlarında Neuilly’de imzalanan uluslararası anlaşman Bulgaristan Müslümanlarına şu haklar tanınmıştı:

  1. Bulgar Devleti din, dil, ırk ve milliyet ayrımı gözetmeyecek;
  2. Topraklarında yaşayan tüm azınlıklara tam eşitlik sağlayacak;
  3. Bulgaristan’daki azınlık grupları dini vecibelerini serbestçe yerine getirme hürriyetine sahip olurlarken, tıpkı bir Bulgar fert gibi medeni ve siyasal hakların kullanılması bağlamında ayrıma tabii tutulamayacak;
  4. Azınlıklar devlet memurluğuna girebilecek, istedikleri mesleği veya zanaatı seçebilecekler;
  5. Ayrıca azınlıklar eğitim, öğretim kurumları, dini ve sosyal kurumlar açabilecekler, bunları denetleyip kullanabileceklerdi. Azınlık unsurlar yoğun olarak yaşadığı yerlerde, Bulgar Hükümeti tarafından devlet ve belediye bütçelerinden bu azınlık okullarına, dini ve sosyal kurumlara yardım yapacaktı.

Şu bir gerçektir: Al. Stanboliyski (1919-1923 )döneminde Bulgaristan Türkleri altın çağlarını yaşamış ve Lozan (1924)  ve 1925 Türk Bulgar Dostluk Antlaşmasıyla koruma altına alınmışlardı. Ne yazık ki, yine aynı dönemde 198 688 Türk göçe zorlanırken, okul sayısı da 500 kalmıştır.

 Üçüncü Aşama: 1946 senesinde çıkarılan bir kanunla Bulgaristan’daki tüm azınlık okulları ile bunlara bağlı bütün menkul ve gayrı menkul mallar devletleştirilmiştir. 1951-1952 ders yılında Türkçe okutulan derslerin oranı üçte bire indirilmiş, aynı yıl azınlık okulu kavramı ortadan kalkarak Türk ve Bulgar okulları birleştirilmeye başlanmıştır. Bununla birlikte, Türk azınlık okulları tamamen kapatılarak Türkçe seçmeli ders olarak haftalık 1 saate indirilirken; 1974’te ise bu uygulamaya tamamen son verilmiştir. Kimliğimize yönelik ve asimilasyon hedefli bu siyaset 3 büyük göçe neden olurken 1951-52 göçünde 150 000 ve 1969-78 göçünde de 130 bin Türk Bulgaristan’dan ayrılmış, 1989’da “Büyük Göçle” 360 bin Türk Bulgaristan’ı terk etmiştir. Bu olayların dinamiğinde anadil yasağı, okul kapatma, Türkçe konuşana ceza kesme, isim değiştirme, cenaze törenlerine saldırı, mezar taşlarından Türk isimlerinin silinmesi, mezar taşlarının kırılması,  Türk dili ve Müslüman gelenekleri düşmanlığı çok önemli yer almıştır. Osmanlıdan 2 700 okulla ayrılan Bulgaristan Türkleri 21. Yüzyıla anadillerinde okulsuz, kütüphanesiz, basım evsiz, gazetesiz, dergisiz, radyo ve televizyonsuz girmişlerdir.

Dördüncü Aşama: 1991 yılında kabul edilen Bulgar Anayasası’nın 36. Maddesinin 2ç fıkrasında şöyle deniyor: “Ana dili Bulgarca olmayan vatandaşların, Bulgar dilinin zorunlu okunması yanında kendi dillerini okumaya ve kullanmaya hakları vardır.”

15 Ocak 1990 tarihinde, Bulgaristan Halk Meclisi, Bulgaristan Komünist Partisi’nin (BKP) Türklere karşı uyguladığı politikanın haksızlığına ilişkin bir bildiri kabul etmiş ve değiştirilen Türk isimlerini ve yasaklanan dini ibadeti özel bir kararla iade etmiştir. Aslında bu kazanım ikili, çok taraflı ve uluslararası anlaşmalar çerçevesinde garanti altına alınan, masa başında elde edilen kazanımlarımızın totaliter rejimdeki uygulamada kaybedildiğine bir itiraftır. Ağır mücadele yıllarında yeraltı örgütlenerek direnen, toplam 52 direniş birimi kuran ve bunlardan 28’i politik sahaya çıkan ve partileşme hamlesindeyken liderleri göçe zorlanarak dağıtılan ama kökleri Bulgaristan’da kalan bir hareketliliğin varlığı inkâr edilemez. Şunu belirtmekte yarar vardır. Bulgaristan Türklerinin anadilde eğitim ve edebiyat-sanat-kültür yaratma istekleri de bu kapsamda, direnişimizin mayasını çalmayı başaran ve olayı yetiştirdiği Türklüğe inkâr etme yemini vermiş Ahmet Doğan ve çetesine teslim eden totaliter kalıtın gizli polisleri, haklarımızın çömez kalmasının ana sorumlusudur.  Sözde “demokrasi” döneminde anadilde eğitim olayı şöyle gelişti:

199192 eğitim öğretim yılında Türkçe eğitim isteyenler dersleri boykot etti. Önce, 1994’te 183 no’lu kararnameyle öğrencilere program dışı olarak haftada 4 saat Türkçe okutulması kararlaştırıldı. Türkçe seçmeli ders oldu. Buna rağmen ilk ders yılında 114 bin öğrenci sınıflara doldu. Şimdi sayıları 6 bin oldu.

Türkçenin zorunlu seçmeli ders statüsünde olması Türk dilinin Türk azınlık üzerindeki hâkimiyetini azaltmaktadır. Türk milli kimliğimizin bu duruma tepkisi Türkiye Cumhuriyeti makamlarının ve Türklerin siyasi iradesini mecliste ve AB kurumlarında temsil eden HÖH partisinin artık neredeyse 30 yıldan sonra harekete geçerek, Razgrat Anadil paleti düzenleme gibi adımlar atmasına neden olmuştur. Kendilerini kutlarız.

Bu yönde atılan en ufak bir adım bile Bulgaristan Türkleri için büyük bir zaferdir.

İbrahim Yalımov tarafından Panelde sunulan ve el kitabı olarak dağıtılan Program belgesinin her maddesi üzerinde özel olarak duracağız. Birlikte analiz edelim…

Bizi izleyiniz.

Lütfen paylaşınız.

Anadilimiz hepimizindir.

Teşekkür ederim.

Reklamlar