TDY rafet knmmm Rafet ULUTURK

Konu:  Milletvekillerini Seçmenin Göstermesinden ve Hepimizin Oy Kullanmamızdan Korkarken, Anayasayı deldiler.

Yaz tatiline çıkmaya hazırlanan Sofya parlamentosu kendi kendini bitirdi. “Sen Bana Ben Sana ya da Ben Sana Sen Bana” oyununun son raundunda top patladı. Art arda ve yangından mal kaçırırmış gibi görüşülen son 2 kanun teklifi meclisteki 8 siyasi partiler ve milletvekilleri arasında dönen oyunları açığa vurdu. Milletvekillerinin tümüne güven birden bire çöktü ve kamuoyu temsilciler yine sarı taşlı kaldırıma yığıldılar.

Halk tabakalarından gelen yeni ses, “Sofya’da bir milyon üç yüz bin insan var, her gün yüz bin kişi meclis kapısını kapatsın ve halkın istediği kanun değişiklikleri yapılmadan milletvekilleri dışarı bırakılmasın!” şeklinde güç topluyor.

Halk uyanıyor, çünkü halkın en doğal özgürlüğü olan seçme ve seçilme hürriyeti konusunda ANAYASA DELİNDİ.

Gerginliği bu denli yükselten neden.

Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev’ın Ekim ayında yapılacak belediye seçimlerinde bir de seçim kanununda 3 madde değişikliği halkoyuna sunulsun (referandum yapılsın) teklifi oldu.

Halkoyuna sunulmak istenen SEÇİM SİSTEMİNDE DEĞİŞİKLİK İSTENEN o 3 madde şunlardır:

  1. Milletvekillerini halk göstersin halk seçsin. Majoriter yani en fazla oy alanın seçildiği bir sisteme geçilsin.
  2. Seçimlere herkesin katılması sağlansın ya da seçime katılmak için vatandaş görevi olarak zorunlu olsun.
  3. Elektronik oy kullanma yasallaşsın.

Cumhurbaşkanı Plevneliev’ın de hazır bulunduğu meclis bileşiminde yapılan oylamada yukarıdaki tekliflerden ilk ikisi geçmedi. Hem de kimin oylarıyla biliyor musunuz.

A) Avrupalı Gelim İçin Vatandaşlık GERB Partisi ve

B) Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) Partisi karşı oy kullandı. Oylamanın yapıldığı gün GERB ile DPS halkın gözünde sıfırlandı. Birisi iktidarda tekel, ötekisi de muhalefette kazık olan bu iki siyasi parti arasında gizli “sen bana ben sana ya da ben sana sen bana” pazarlıkları yapıldığı, Kırcaali ve Sofya’da Başbakan Boyko Borisov ile DPS Başkanı Lütfü Mestan arasında “Türk Kahvesi” etrafında sohbetlerinin iç yüzü ortaya çıktı. Böylece, son genel seçimde B. Borisov’un yönettiği GERB partisinin Türkiye’de oy kullanan soydaşlarımızın arasında seçim günü yardım işlerinde çalışma yürütmek için hiçbir derneğe resmi yekti ve temsilcilik tanımamasının nedenleri kesin olarak açıklanmış oldu.

Bu iki partinin ikisi de eski düzenden kalan sistemin ayakta kalmasında direniyor. Bu konuda aralarında yeminlidirler. Ve güç birliği yapıyorlar. HÖH-DPS partisi GERB partisinin gizli silahı ve yedeği rolünü oynuyor ve buna karşılık pastadan pay alıyor. Bulgaristan’da “eski hamam, eski tas” devam ediyor. Bu öykü ile halk kitlelerini uyutma ve tekelleşerek hem ekonomik hem de siyasi duruma hakim olma siyasetinin koyu sis perdesi artık aralandı. T. Jivkov’un gizli servisleriyle sıkı işbirliği halinde olan bu iki siyasi parti halkımıza ihanet etmeye devam ediyorlar.

Kim neden korkuyor?

  1. Genel seçimde m a j o r i t e r (halkın kendi milletvekillerini kendinin gösterdiği seçim sistemidir ve en fazla oy kullanan aday seçilir) sistem HÖH-DPS partisindeki Ahmet Doğancı, Lütfü Mestancı, muhbir ve statükocu köle milletvekillerini meclisten dışarı atıp memleketimizin hukuksal, siyasi, ekonomik, mali ve sosyal köklü yenilenmesi kapısını açacak şeffaf bir sistemdir. Bugünkü Softya Meclisi terkibinde 86 eski rejimin siyasi polisi “DS” ajanı yer almaktadır. Bunlardan bazılar L. Mestan gibi parti başkanı durumundadır. Bunlar tarafsızlık, bağımsızlık, siyasi irade, politik bilinç, seçmen kitlesinin öz menfaatler vb nedir bilmeyen kimliksiz kimselerdir. Ahmet Doğan ile Lütfü Mestan da dahil olmak üzere milletvekili ve politik parti yönetiminde yer almak için ispiyonluk ve muhbirlikten başka hiçbir niteliği olmayan bu zavallılar ve onların etrafındaki beceri, yetenek ve geçmişte yaptıkları işler açısından otoriteleri sıfırın altında sıfır olan bugünkü HÖH politikacılarının hep politik sahneden düşeceklerdir. Onların en büyük korkusu halkımızın göstereceği milletvekili adayları arasında onların göstermek istediklerinin hiç birisinin olmayacağı gerçeğidir. Bu hakikatin ardındaki gelişme ise, HÖH partisinin şimdiki yerli ve merkez yöneticilerinin bire dek politik çöp kofasına atılması olacaktır. M a j o r i t e r sisteme geçildiğinde Türkiye’de oy kullanan soydaşlarımızın oylarıyla A. Doğan ve L. Mestan ikilisinin kankası olan Samakovlu futbolcu Çingene Mihaylov (Bat Sali) 800 oy alabildiği Köstendil’den milletvekili seçilemeyecektir. Gizli polisin en güvenilir elemanlarının HÖH listesinden milletvekili olma kapısı kapanacaktı. Ne yazık ki, GERB ile HÖH bu defa da el ele verdiler ve gerçek demokrat olan Cumhurbaşkanının bu teklifini baltaladılar. Olay şudur ki, majoriter sisteme geçilmeden Sofya parlamentosu sözle görülmeyen kulisin esaretinden kurtulamaz! Milletvekilleri at gözlüklerini asla indiremez! Şimdiki durumda seçmene farklı hikâyeler anlatılmaya devam edecektir. Evet böylece Bulgaristan’da yenilenme yolu bir daha kapanmıştır.

Cumhurbaşkanının m a j o r i t e r seçim sistemine geçilmesi ve herkesin oy kullanması önerisini destekleyen Sofya’nın gözdesi  “Presa” gazetesi oylamadan 3 günden sonra “kapandığı” açıkladı. Devlet yardımı almayan gazeteye reklâm verilmesini de günün güçlüleri GERB ve DPS durdurabildi.

Demokrasimiz her gün kırbaçlanıyor ve baltalanarak kurban veriyor. Demokratik basın susturuluyor. Finans oligarşisinin hâkimiyeti Bulgaristan’da vites değişikliği yaptırabildi ve memleketimizi Todor Jivkov zihniyetinin yeni diktatörlüğüne doğru adım adım götürüyor. Bu gidişin en acı yanı, en fazla çeken ve ezilen, görmedikleri zülüm kalmayan ve hatta memleketlerinden zorla kovulan ve mallarına mülklerine el konan SÖZDE Türk ve Müslümanların partisiyim diye Bulgaristan’da dolaşan HÖH-DPS’nın dikta rejimi yolunda atılan adımları parlamento içinde ve dışında desteklemesidir. Halkımız bu gidişin trajik sonuçlarını sezmeye başlamadan bu gidiş durdurulamaz.

  1. Herkesin oy kullanmasından, en demokratik hakkı olan seçme ve seçilme hakkındaki “genel seçimde oy kullanma zorunluluğuna neden karşı çıktılar?” Bu maddenin onaylanmasını durduran neden HÖH-DPS oldu?

Daha önce de defalarca yazdığımıza göre, bir defa Bulgaristan’da 7 milyon nüfus yok. Vatandaşların 3 milyonu toplam 56 ülkede gurbetçidir. Bunlardan 800 bin kardeşimizin Türkiye’de barındığını da eklemek zorundayız. Demek istediğim bir defa seçmen sayısı tam olarak bilinmiyor. Bu durumda seçmen cetvellerinden silinmemiş, oy kullanır olarak görünen ama sandık başına gitmeyen bir buçuk milyon gibi bir “kafeste keklik” oy var. Bu oylardan bir kısmı GERB partisinindir. Bilindiği üzere bundan 3 yıl önce, 2013’te yapılan seçimlerde seçim günü bittikten sonra Kostenbrot matbaasından 370 bin oy pusuları çıkaran  bir kamyon yakalanmıştı ve bunu açıklayan “TV 7” gazetecisi Nikolay Barekov işinden oldu. Burada açıklamak istediğim, bir defa Bulgaristan seçimlerinde “ölü oy” sayısı çok büyüktür. İkincisi bütün il ve ilçelerde Seçim Komisyonları Başkanları çuval ve sandıklardaki gerçek oy sayısından farklı olarak Merkez Seçim Komisyonuna bilgi vermektedir. Öyle ki, son 26 yılda Merkez Seçim Komisyonuna yapılan itirazların hiç biri yeni bir oy sayımı sonucu olarak farklı bir durum ortaya çıkarmamıştır. Yani yapılan şikayetler hepsi yanlış ve bu şikayetler öylesine yapılıyor.

Cumhurbaşkanı Plevneliev’in “herkes sandık başına” şiarı seçimde yeni reel bir durum ortaya koyacak, dalavere yapılmasına bir yere kadar olanak tanımayabilirdi. Plevneliev GERB ve DPS oylarıyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olsa da onu seçenlerle bağdaşmaz çelişki halindedir. Cumhurbaşkanını hareketlendiren geçen yılın ilk yarısında aynı isteklerle yapılan ve ülke çapında 526 bin imza toplanarak gerçekleştirilen imza kampanyasıydı. Bu kampanyayı 2014 yılı geçici Başbakanı Bliznaşki oldu. Plevneliev halkın isteklerini ancak meclis onayına sundu ve destek bulamadı.

Bulgaristan’ı “ölü canlıların” (sandık başına gitmeyen ama oy kullanmış gibi görünenlerin) oylarıyla idare etmek çok daha kolaydır ki, onlar 1.5 milyonluk bir kitledir. Politik partiler arasındaki “adil ölü oy paylaşımıyla” statükoyu ayakta tutanlar aynı zamanda pastanın başındadır. Yani kısaca 1990 yılından günümüze sadece piyonlar değişmiş ve ara sıra birileri içerisine girse bile yok edilmişlerdir.

Önerinin ikinci maddesi şeffaf seçime belki gerçek de olanak ve büyük ihtimal tanımayacaktı. Meclisteki durumu kökten değiştirip, şimdi pasif olup oranı % 55’şi bulan seçime katılmayan küskün kitleyi hareketlendirmeyi başaracaktı. Böylece dip dalga bir daha baş kaldırabilirdi. Bunun sonucunda memleketimizde yeni bir siyasi denge ortaya çıkabilir, statüko yıkılabilirdi. Artık Bulgaristan’da dürüst insanlar bir araya gelmelidirler. Eski CDC li Sn.Evgeniy Mihaylov, Edvin SUGAREV, Lilyana DRUMEVA, Hristo HRİSTOV vsy. gibi dürüst insanlar tek çatı altında toplanabilirler. Yani artık dürüst ve samimi olan hem Türk hemde Bulgar partilere ihtiyaç vardır.

GERB ile DPS el ele verdiler ve aslında toplanan imzalarda ifade bulan ve Cumhurbaşkanı tarafından meclis onayına sunulan halk oylaması önerisinin 2. maddesi yüzlerine maske takarak baltalayıp meclis çöplüğüne atmayı başardılar. Bu onlar için büyük bir zaferdir, ama geçici olmasını dileriz. Bunu halkın önünde yapmakla bedelden kaçamayacaksınız.

Halk düşmanlığına gerekçe olmaz. Yeniden görüldüğü ki Bulgaristan’da GENEL SEÇİM HAKKI aslında halkımızın en sınırlı hakkıdır. Genel seçim yapılıyor ama seçmen kendi Milletvekilini belirleyemiyor, gösteremiyor, seçemiyor tanımadığı birine oy vermek zorunda bırakılıyor. İtiraz bile edemiyor.

Demokrasiyi yıkan asıl tehlike burada gömülüdür. Genel seçim hakkını tehlikeli kılan, yönetimde olan siyasi liderlerin aslında ruhsuz ve pısırık adamlar olmasıdır. L. Mestan’ın seçmenden korktuğu gün gibi ortadadır. Halktan korkan Ahmet Doğan’ın devlet korumasında ve kapalı yaşadığı herkesçe biliniyor. GERB ve DPS gibi partilerin listelerindeki adaylar halk tarafından seçilmiyor, yerli, mahalli seçim komisyon başı köpeklerin baskısıyla oy alıyor. Son örnek utanç vericidir. Haskovo’ya bağlı Karamantsi köyünde muhtar adayı olarak Mümün İskerder mi yoksa Musa Çolak mı gösterilsin toplantısında çıkan kavgada silahlar patlamış, tutuklular var. Oy kullananlardan büyük kısmının Çolak’ın adaylığına oy vermesine rağmen, oyların hepsinin Parti Başkanı L. Mestan’ı gösterdiği  Mümün İskender’e çıkması, bir defa köylü Seçmeni yumruk sıkmaya ittiği gibi, aynı zamanda adaletsizliğin boyutuna da işaret ediyor.

Gösterdiğimi seçmezseniz tabancalar patlar, polis köyü basar!” mantığı 1984’te bu köyde başka bir yerel isyana sebep olmuştu.  L. Mestan gibi kendisi dolap atı gözlüklü olan totaliter zamanın liderlerinden Saliv İlyazov (Aleksandır Kolev) aynı salonda onlara “Bulgar olduklarını anlattığı bir toplantı esnasında” kürsüyü devirip konuşmacıyı ezmişlerdi. Birçok kişi o zaman da tutuklandı. Hapis yatanlar oldu. Gerçek ortadadır. Artık uyanan halkımız yukarıdakilerin emirlerine uyacak hizmetkarları seçmek istemiyor, adalet, iş, ekmek istiyor….

Son olay Bulgaristan siyasetinde fay hattının Karamantsi köyünden geçtiğini gösterdiği gibi, beklenen UMUT PATLAMASI gününün yakın olduğuna işarettir.

  1. Cumhurbaşkanı’nın seçimlerde elektronik oylama yapılsın önerisi onaylandı. Memleketimizde insanlarımızın % 55’i bilgisayar kullanmak bilmez. Bulgaristan Türkleri ve Müslümanlar arasında bu oran % 70 gibi çok yüksek bir boyuttadır. Seçmenlerimizin büyük bir kısmının internet hesabı yoktur. İnternet üzerinden oy kullanacak olanların dış ülkelerde bulunduğu ve Seçim Merkezinde adres kaydı yoksa bu iş daha da karışır. Fakat aslında seçmenlerinden yarısı Türkiye’de yaşayan, diğer kısmı da Batı Avrupa ülkelerinde bulunan HÖH-DPS partisi “seçmene internet hizmeti” sunmak şeklinde birçok pasif seçmenin oyunun “HÖH sandığına düşmesini” kolayca sağlayabilir. Son seçimlerde 70 kişilik bir ekip 2 ay Avrupa gezisi yapmıştı. Bu GERB için de söylenebilir. İnsanların Banka hesaplarını delip paralarına el atan Bulgar hackerlerin seçim günü oyları GERB hesabına toplaması pek zor bir ödev olmaya bilir. Hatırlayacağınız üzere, paraları GERB ve HÖH adamlarınca araklanan, halen öldürüleceğinden korkan ve Belgrat’a sığınan Bulgar Ticaret ve Korporatif Bankası şefi Vasilev, Sofya ve ülke çapındaki lehte ve aleyhteki durumu 200 yüksek nitelikli bilgisayarcı ile uyulmuyordu. Durumu 8 yıl böyle ayarlamıştı. Sonunda balon patladı ve Banka yağmalandı. Elektronik seçim dalaveresi de nereye kadar???

Sonuç. Bu defter şimdilik kapandı. majoriter seçim olmayacak. Halk istediği kişiyi aday gösterip istediği gibi seçemeyecek. Bunu istemek şimdilik haram! B. Borisov’un GERB ve L. Mestan HÖH çetesi duruma halen hakim! . Herkes gidip oy kullanmak zorunda değil. Hiç kimse sandık başına gitmese de onlar seçimi yine kazanacaklar. Zaten 26 yıldan beri sandık başına gitmeyenler çoğunlukta. Elektronik seçime gelince, lütfen ben bu kara kutu işlerinden anlamam, al şu vekâletimi ve benim için de düğmeye basıver diye kimseyi vekil etmeyiniz.  Seçme ve seçilme hakkı kutsaldır ve şahsi bir görevdir, vekâletler geçerli kabul edilemez.

Şimdilik Sofya parlamentosu tatildedir. Fakat “Sen Bana Ben Sana ya da Ben Sana Sen Bana” oyunu devam ediyor. Önemli olan memlekete aç mezarı olmamasıdır. Bu tatilde meclisimizin Karadeniz sayfiyelerindeki konaklarında milletvekillerimize “kumdan saray” yapmayı öğreteceklermiş. Amerika’dan gelen özel hocalar onlara kumdan saraylar kurdurup küçük ve önemsiz dalgaların bu muhteşem yapıları nasıl bir vuruşta yıkabildiğini seyrettireceklermiş. Deniz dalgalarının kaleleri, sarayları ve köşkleri yerle bir etmesi gösterildikten sonra, o küçücük dalgacıkların bu işi yüzeye çıkıp sahile akmazdan önce daha denizin en dibinde nasıl öğrendiği anlatılacakmış. İş Allah yararlı olur! Çünkü denizin ne zaman kuduracağı bilinmediği gibi, toplumsal fırtınanın da ne zaman kopacağı pek bilinemez…

Sonunda, olan bize olduğuna göre,  ne kadar kazıklanırsak kazıklanalım,  yöneticilerin de son nefesi olacak. Hafiyeler, muhbirler, hizmetkârlar, haysiyetsizler, ajanlar, gammazcılar ve onların en üst kademesi olan HALK HAİNLERİ için özel mezarlık yok!

Ben şahsen, Hocalarımızın son an musallat taşı önünde duranlara HALK HAİNLERİ MÜSLÜMAN MEZARLIĞINDA YERİ OLUR MU diye sormasını ve hazır bulunanların HAYIR!

Diyeceği günü bekliyorum.

 

Reklamlar