Osman BÜLBÜL

Tarih: 23 Nisan 2017

Konu:   Bulgaristan’da sınır magandalarının iktidarı kuruluyor.

             “Skat” TV’ye kananlar, Türkiye sınırında “Skat” Ltd tuzaklarına düşüyor.

 

Ben artık yaşımı başımı aldık. Faşizmde dayak yedim. Komünizmde zulüm gördüm. Zarı kılıç düşen “demokraside” vatanımı terk ettim. Gün geldi günlerimi saydım. İnandığım bir şey varsa o da şudur. Ahlamakla oflamakla hiç bir şey düzelmez.

Birçok arkadaşla kısa otursak bile, hemen bu faşist tohumları nereden buldular bu parayı da, üç partiyi birden kurdular? Diye konu açıyorlar. Anlattım anlattım, da demek istediğimi bir türlü anlatamadım sanki. Oturdum, bir de yazayım dedim.

Şöyle başlıyorum: “En kolay yenen yemek, çiğnenmeden yenendir.”

En güçlü propaganda aracı doğrudan göze kulağa hitap eden, söven sayan, bulduğu yerde kalaylayan, fırsat buldukça yalan söyleyendir. 21. yüzyılın propaganda araçları radyo, TV yayınları ve diğer elektronik araçlardır, hatta cep telefonu bile ön sıraların birinde yer alır.

Yeni olanı anlatmak her zaman çok zor olmuştur. Savaşlar dışında dünyada en fazla yaralanan, itilen kakılan, tutuklanan, yargılanan, hapse atılan, idam edilen aydın grubu gazetecilerdir. Büyük Fransız Devrimini gazete kâğıdına en hararetli aktaran ve yazdığı yazılarla halkı ateşleyen büyün devrimci gazeteci Jean-Paul Marat (1743 – 1793) olmuştur. O halka feodal-kölelik devrinin kapandığını ve yerine insan eşitliği, özgürlük, kardeşlik ve demokrasi çağının açıldığını anlatıyordu.

Dürülen gazete sayfalarının yazdıkları radyodan okunmaya başladığında dünyayı uyandıran radyo oldu. Yüreklendirici şarkılar, kadife sesli sözcüler eşitlik çağının kapandığını, insanların farklı olduğunu, dünyada üstün ırk olduğunu anlata anlata önce Almanların kafasını yıkayıp değiştirdiler, üstün ırk için yakıp yıkmaya, şehirleri havaya uçurmaya başladılar ve İkinci Dünya Savaşında tam 50 milyon insanın telef olmasına neden oldular. İnsanları aldatıp dünyayı ve insan uygarlıkları yakmaya hazır duruma getirenleri Hitler’den, Göbels’ten, Hess’ten başlayıp bu iğrenç davaya hizmet edenlerin hepsi yok edilse kaç para eder. İnsanoğlu teknik ve teknolojik olarak bir adım daha ileri gidip dünyayı her evde, her yerde insan avucuna indirgediği an, işler daha da kötüleşti.

Bizde faşistler 1934’ten sonra kükremişti. 1945- 1960 yılları arasında kökleri kazınmıştı.

10 Kasım 1989’da diktatör Todor Jivkov’un devrilmesinden hemen 3 yıl sonra, 1992 yılında Sofya’dan 450 km uzakta, Güney Karadeniz il merkezi Burgaz’da “Skat” adında kablolu bir ulusal TV programının yayına başlayacağı kimin aklına gelirdi. Hezinki İnsan Hakları Komitesine göre “Skat” yayınları aşırı milliyetçi ve ırkçıydı. Devlet defalarca uyarıldı.  Aldıran olmadı. (DPS) Türk partisi yönetimi yıllarca seyirci kaldı. Hatta bu yayınları yapanlardan biri olan Demokratik Güçler Birliği (CDC) içinde sivrilen ve ırkçılığıyla ünlenen Volen Siderov’a 1.6 milyon leva (bir milyon altı yüz bin leva) para hediye etti. Sol temelli aşırı milliyetçi “Ataka” partisinin kurulmasına ve tescil edilmesine el uzattı. DPS Başkanı Ahmet Doğan bu hareketiyle Bulgaristan Türklerine karşı resmi düşman yetiştirmekle davamızı ateşe vermiş ve bir milli dava haini olmuştur. O, vatanımızda demokrasi koşullarında etnik, dil, din, kültür ırkçılığı tohumlarının saçılmasına yardım etmiştir. Ülkemizde faşizmin önünü açan odur. Türkleri ötekileştiren ve sindiren siyasete her bakıma kanat açtı. Asla unutulmamalıdır. Doğan, daha 3 Ocak 1990’da Kırcaali’de ve Nisan 1990’da Sofya’daki “Rodina” otelinde ırkçılarla yaptığı görüşmelerde bizim hak ve özgürlükler davamızı satmış ve bu ihanete karşı “saray”da yaşamayı tercih etmiştir.

Giderek 21. yüzyıla taşan Bulgar ırkçılığının özünde III. Boris döneminde mayalanan Bulgar faşizmi vardır. Müslüman Türklerin 1989 Mayıs Ayaklanmasını gerçekleştirenleri yaşatmamak ve bu halk isyanının tüm köklerini kazımak, Bulgar faşizminin kök özüdür.

Şu asla unutulmamalıdır. Bulgaristan’da yeni ırkçı milliyetçiliği, Türkleri ötekileştirmeyi, Türkleri toplumsal yapıdan, siyasetten söküp atmayı, GETTO’lara kapanmış köleler durumuna getirmeyi, Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) yi ilk fırsatta yasaklamayı, Türkiye’ye kovalanan Türklere bir daha Bulgaristan’ı koklatmamayı stratejik programına alan “Skat” TV’nin kısa tarihi şöyledir:

* 1992 – 1994 yılları arasında (Türklerin partisi DPS’nin) katıldığı Başbakan Lüben Berov hükümeti zamanında kuruldu;

* 1995 -1997 yılları arasında iktidar olan Hak ve Özgürlükler Partisi ile Bulgaristan Sosyalist Partisi’nin Başbakan Jan Videnov iktidar ortaklığı zamanında güçlendi;

* 2001 – 2005 yılları arasında Hak ve Özgürlük Partisi, Bulgaristan Sosyalist Partisi ve II. Simeon Ulusal Hareketi ortaklığında kurulan Simeon Sakskoburggotski hükümeti döneminde ulusal otorite oldu;

* 2005 – 2009 yılları arasında Bulgaristan Sosyalist Partisi ve Hak ve Özgürlükler Partisi ortaklığında kurulan Başbakan Sergey Stanişev hükümeti zamanında “Skat” TV güçleri partileşti. 2005’te Volen Siderov başkanlığında “Ataka” siyasi partisi kuruldu.

* 2009 – 2013 yılları arasında Bulgarlarlar’ın Avrupa Vatandaşlığı Partisi GERB’in iktidar döneminde, Bulgaristan’ı Kurtarmak İçin Ulusal Cephe (NFSB) partisi 17 Mayıs 2011’de kuruldu. “Skat” TV kurucu sahibi Valentin Simyonov, (NFSB) partisinin de kurucusudur.

Parti kurulurken başlatılan ve kızıştırılan ulusal ideolojik ve siyasi tartışmanın püf noktası “1984 -1989 yılları arasında Bulgaristan Türklerinin isimleri zorla değiştirilirken 47 kişinin öldürülmesine; 12 bin kişinin tutuklanmasına; binlerce Türkün sürülmesine;  toplama kamplarına tıkılmasına; hapishane zindanlarında zulüm görmesine;  500 bin kişinin sınır dışı edilmesine, bir etnik topluluğun bölünüp parçalanmasına vb rağmen, (NFSB) partisinin hiçbir suç işlenmediği ve cezalandırılacak hiçbir Bulgar olmadığı” teziyle yaygara koparması oldu.

Şu özelliğin önemle vurgulanması yerinde olur. (NFSB) kurulana kadar, tam 20 yıl boyunca Bulgaristan’a ırkçı, yeni – faşist tohumlar saçan  “SKAT”  TV yaptıklarında utanan Bulgar halkını uyandırıp diriltememişti. 2013’te yapılan halk meclisi seçimlerinde bu ırkçı oluşum ancak % 3.7 oy aldı. Meclise giremedi. 2014’te yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de ancak % 3.05 oy aldı ve vekil gönderemedi. Ne var ki, 2014’ten başlayarak (NFSB) genel seçimlere VMRO ile birlikte girmeye başladı. 2014 seçimlerinden sonra, aralarındaki görüş ayrılıklarını bir yana bırakarak, ilk kez birlikte iktidara uzanma kararı alan ve İkinci GERB hükümetine sözleşmesiz, fakat Türklerin hak ve özgürlüklerinin, dini, eğitim ve kültürel isteklerinin daha da kısıtlanması ve Türkiye’deki soydaşlarımızın seçme ve seçilme hakkına daha şiddetli yasal saldırıda bulunmak niyetiyle aşırı sol ırkçı “Ataka”, ikincisi aşırı sağcı (NFSB) ve üçüncüsü de 1878 Berlin Kongresinden sonra kurulan, fakat 1944’te sosyalist iktidar tarafından yasaklanan, ne ki 2011’den sonra yine dirilen kaşarlı milliyetçilerin İç Makedon Devrim Örgütü (VMRO) arasında buluşma gerçekleşti. Güya “Birleşik Yurtseverler” olarak sahneye çıkan ve 2016’da yapılan Cumhurbaşkanı seçimlerinde % 14.5 oy alan, aralarındaki birliğini bozmayarak 26 Mart 2017 erken genel seçimlerine ortak liste ile katılan bu aşırı sağcı güç, 240 sandalyeli parlamentoda 27 sandalye kaparak, üçüncü siyasi  güç oldu ve bugün Üçüncü GERB hükümetine ortak olmaya soyundu.

Bunları anlatmamın sebebi:  “Skat” adındaki TV’nin Burgaz’dan yaptığı yayınlarla, sosyalizm yıllarında etnik azınlıklara karşı işledikleri zulümden hesap sorulur da içerden çıkamayız korkusuyla susan, sıçan deliğine saklanan ırkçı faşist totaliler magandaların, uyandırılıp, cesaretlendirilip, sınır kapılarında otobüslerimizi durduracak, Türkiye’deki 35 seçim sandığında normal oy verilmesine engel olacak ve şimdi de  “Biz Türklerin suyunu çıkaracağız” iddialarıyla yeni kabineye ortak olmaya kadar yol almaları bir acı gerçeğidir.

Bugün “Skat” TV Ltd şirketinin 72 özel şirketi olduğu biliniyor. Bunların hepsi Burgaz ilinde ve Türkiye sınırı boyunda devlet içinde devlettir. Bunların geçim kaynağı, sağılır ineği “sığınmacılar” Bulgaristan’ı istila edecek, aman yanıyoruz, yaygarasıdır. Sınır eşkıyası şeklinde örgütlenmiş olan bu şirketlerin ana faaliyeti, bir de yakaladıkları sığınmacı ya da savaş kaçaklarını soyup, iyi bir sopadan geçirdikten sonra, Sırp sınırına kadar taşımak ve orada ıssız bir köye bırakıp arkalarından silah şakırdatarak hepsini Sırbistan’a kovmaktır. Tam hâkimiyet altında bulundurdukları eylem bölgeleri Burgas, Haskovo ve Yambol illeridir. Bu illerde, ilçe ve köylerde kuş uçsa, birisi fırından bir ekmek alsa onlardan sorulur.

Bulgaristan Türkiye sınırında, parası 168 milyon Euro olarak ödenen, 3 metre yüksek,  iki kat olarak tasarlanan ve halen tek kat olarak dikilmiş olan ve etmeyen paranın yeten kısmınla bu tel örgü neden bir kat olarak örüldü kavgası devam eden gerginlik, ister istemez Sofya’daki hükümet görüşmelerine yansıdı. Fakat ortak işlenen suçların hırsızlarının birbirine kenetlediği iyi bilinir. Sorulan sorulardan biri de şudur: Tel duvardaki delikler, telin üzerinden geçilmesini sağlayan basamaklar, sınır teli boyunca hudut muhafızlarının ardında önünde dolaşan magandalar, yol yapıyoruz diye etrafta dolaşan sığınmacı taşımaya uyarlanmış karoseriler, sığınmacı taşımak ve kaçırmak için özel tasarlanmış öteki araçlar, gözleme kameraları, otobüs durakları, özel sağlık merkezleri, motel ve oteller, dükkânlar, gerilmiş ve gerilmemiş teller, çakılmamış kazıklar, kilometrelerce tel duvarsız bölge ve daha aklınıza ne gelirse hepsi bu “Skat” Ltd şirketindir. Demek oluyor ki, (NFSB) partisinin yani millet meclisi ve halen bakan olmak için can atan Valeri Simyonov’undur.

Öte yandan, 2 yıl önce Avrupa Birliği Konseyi Valeri Simyonof’un, Krasimir Karakaçanov ve Volen Siderov’un ortaklı olan “Birleşik Cephe’ye” “faşist parti” dedi, yasaklanmasını istedi. Fakat Bulgar makamlar bu faşist oluşumu ve son seçimden sonra oy başı 11 levadan, toplam  1 milyon levadan fazla devlet parasıyla düşmanlık propaganda yapan  “Skat” TV’nin yasaklanması için şart koşmuyor. Biz de soruyoruz. Faşist parti milletvekili, VMRO Başkan Yardımcısı Angel Cambazki’nin Brüksel’de ne işi var?

Artık bilemiyorum, magandalar meclise doldu mu desem, eşkıyalar hükümet oldu mu desem?

Ben yaşlı bir anti-faşist olarak Bulgar Türk sınırını zorlayan sığınmacılarla, savaş kaçakçılarıyla bir sözleşme imzalayıp onlardan Avrupa’ya gideceklerse başka güzergâhtan gitmelerini rica etmek istiyorum. Çünkü sınırımızda çok insan öldü. Çocuk cesetleri bulundu. Uçurumlar ceset dolu. Savaş kaçakları insanüstü bir mücadele verirken magandalara – sınır canavarlarına kurban oluyorlar. Gelmeyin kardeşlerim. Gelmeyin de bizim faşistler aç kalsın. Onlar sizin kanınızdan yaşıyor. Sizi soyarak, zorlayarak, paralarınızı soyarak yaşıyorlar. Gelmeyiniz! Sınırdaki tel duvar delikleri sigara, uyuşturucu ve insan kaçakçıları için açılmıştır. Kurban olmayınız.

Bulgar halkı “Skat” TV’ye kandı, siz kanmayınız. Gelmeyiniz. Gelmeyin de bizim de yüzümüz gülsün. Sizden çalıp çırptıkları olmasa, ne seçim kazanabilirler, ne hükümet kurabilirler. Türkiye’yi seçin ve orada yaşayınız!

Reklamlar