rus tr

Konu: Jeopolitik oyun yeniden kuruluyor.                                  

            Putin Avrupa Birliği kabuğunu açmaya başladı.

            Türkler Birleşik Amerika’nın kafasına çivi çaktı.

Rusçadan çeviri.

Artık her şey gün gibi ortada, şimdi Batı da acısını çekerek anlamış durumdadır ki, önce Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB), ardından da Rusya’ya kurmak istediği tuzak tutmadı.

Fakat eskiden olduğu gibi, şimdi de, Batı bu işlerde kendi yanlışları veya var olan yanlışlar azmış gibi, asla af edilemeyecek yenilerini kendi hesabına yazmaya devam ediyor.

İnsan kenara durum seyrederken şöyle düşünüyor: Putin’e boşu boşuna karşı koymaya çalıştıkları yetmezmiş gibi, şimdi başlarını bir de Erdoğan’la belaya soktular.

Öyleyse olayın özünü açıklamaya derecelendirmeyle başlayalım: Bize bu aptallar ve reziller kimdir, aralarında hangisi terörist diye sorabilirler. Bununla ilgilenmek bugün hiç kimsenin aklına gelmeyebilir, fakat kimin terörist olduğu Almanya’da biliniyor. Almanya’da teröristler – bir bu eksikti. Rezil ve aptallara gelince bu hem ilginç hem de gülünç.

Bu durumda bir aptal derecesine kimi kaydedelim? Biz aptalların hepsini sorgulamak istemesek de, her dereceden birine bir şeyler sormak istiyoruz. Örneğin Aptallar derecesine, Almanya Başbakan Yardımcısı Zigmar Gabriel’i kaydedebiliriz.

O, Türkiye’nin 20 yıl sonra da Avrupa Birliği’ne (AB) üye olamayacağını söylüyor. Olmayabilir, belki de Türkiye bunu hak etmemiştir, fakat Zigmar Gabriel’i bu konuda pis ağzını açmaya zorlaysan kimdir? Kuşkusuz böyle bir beyan, AB’ye fayda değil, zarar verecektir.

Bu durumda bu Almanın aptallığı şuradadır. Türkler şimdi yön değiştirmiştir ve Başbakan Merkel ile yardımcısının vazifesi yangından mal kaçırır gibi işe sarılıp bozulan durumun dengesini yeniden sağlamak olmalıdır. Oysa onlar şimdi kendileri Türkiye’yi Rusya’dan yana itiyorlar. Bu işte aptalların başına Almanya Başbakan Yardımcısı ve AB yüksek görevlisi Zigmar Gabriel’i kaydedebiliriz.

Yine bu ortamda, siz Alman “Bild” dergisine rezil olan kimdir sorusunu yöneltebilirsiniz. İsterseniz cevabı ben vereyim, kuşkulanmanıza gerek yok. Bu dergi olimpiyatlarda Rusya’yı ve Rus sporcuların başarılarını silmiş. Bu, o dergi ve gazetecileri için çok onurlu bir iştir.

Bir haberi yayınlamak ve başka bir haberi ise görmezden gelmek Bu işte varız – bunda yokuz, ötekini ise büyülüyoruz.

Bilindiği üzere eskiden SSCB basınının bazı şeyleri suskunlukla geçiştirdiğine işaret eden Almanya basını şimdi kendisi bazı haberleri atlamaya başladı. İtiraf etmek gerekecek, vaktiyle Batı’da basın özgütlüğü olduğuna inanan Ruslar, ahmaklık etmişler. Görüldüğü üzere şimdi bu basın özgürlüğü Almanya’ya, Ukrayna, ABD ve Batı’da ve daha 20 gelişmiş ülkede kıt ve seyrek rastlanır oldu. O zaman Batıya inanmış olanlar, şimdi bize “Hey sizi nasıl kandırmıştık!” diyorlar.

Şimdi tam olarak da bu tür gelişmeler, Batıya yalnız siyasi darbe olmakla da kalmayıp, ona olan siyasi güveni sarsıyor. Bu süreç uzunca bir dönemden beri devam ederken Batı’nın kayıpları artıyor. Ruslar bundan sonra Batı’nın sözlerine fazla kulak asmak istemez. Bu da Batı’nın dünya liderliği konumuna gölge düşürür. “Gabriel, Kolinov ve Pauelov” gibi siyasetçilerin yanlışlarından doğan yeni durum budur.

Süreçler belki de bundan sonra tersine dönmeye başlayabilir. ABD bu gerçeği artık kavradı. Yakın bir zaman öncesine kadar, ABD’nin F. Gülen gibi kendilerinin yetiştirdiği ve önem verdiği şahısları Türkiye’ye teslim etmeyi kabul edeceğini hiç düşünmemiştim. Durum değişiyor, geri adım atmak zorunda olduklarını artık kabul ediyorlar.

Düşünebiliyor musunuz bilmem, artık amerikan makamları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gülen iade edildin isteğini görüşmek üzere masa etrafına toplanmış ve kafalarını avuçlarının içine almıştır. Tabii bu onların Gülen’i hemen iade edecekleri anlamına gelmez fakat bu bugün ya da yarın ya da yakın bir gelecekte ABD’nin herhangi birini iade etmeye başlayacağına kanıt oluyor. Bu ise, Amerika’nın kendi konumlarını savunabilmek için, ayrıca müttefiklerini yitirmemek için yeni kanıtlar bulamadığını doğruluyor. Bu satırlar F. Gülen olayı ile ilgili yazılmıştır.

Hayrete düşmüş durumdayım, Birleşik Amerika Sayın Erdoğan’ın siyasi rakibi olarak sahneye çıkan kişiyi iade etmeyi masaya yatırdı. Gündeme aldı. Şu günlerde henüz varsayımsal olarak olsa bile, gelişmeler Gülen’in iade edilmesinin gerçek olabileceğine işaret ediyor. Muhtemeldir ki, şimdiye kadar bacaklarını sallayarak yaşayan Gülen için çok farklı günler yakındır.

Ve işte bu yeni gelişmelerden Türkiye ve Rusya çok aklıselim bir şekilde yararlanıyor. Rusya bunu Türkiye’yi destekleyerek yapıyor, Birleşik Amerika ve Avrupa Birliği’ne baskılarını yoğunlaştırıyor. Şu günler bu iki devletin veya devletler topluluğunun artık hareketlenmesini gerektiren bir zamandır. Şimdi artık Türkiye NATO üyeliğini gözden çıkardı. ABD ve AB bu risk üzerinde artık kafa yoruyor. Öyle ki, Türkiye ABD ve AB kafasına çivi çaktı diyebiliriz.

Türkiye, “Türk Akım” gaz boru hattına Trakya’da iki dikiş atılmasına hemen razı iken, Avrupa Birliği’nin Bulgar isteklerine ne diyeceği çok ilginçtir. Burada gözle görülen Rusya’nın likit gazını Türkiye üzerinden AB ülkelerine taşıma planlarına Avrupalı aptalların karşı çıkma eğilimleridir. İşlere hukuksal garanti vermek istemiyorlar.

Bulgaristan’ın istediği, inşaatına başladığı ama kuramadığı “Belene” Atom Elektrik Santrali ile ilgili Rusya’ya 1 milyar US Dolar borcu birikti. Şimdi Bulgar tarafıyla “Güney Akım” gaz boru hattı kuruculuyla ilgili görüşme masasında bu borcu açmamak gerek. Rusya’dan istenen şudur: Gaz boru hattını kuralım, Bulgaristan’la iyi bir anlaşma imzalayalım, borudan doğal gaz akıtmaya başlayalım ve ondan sonra eski borçları hatırlayıp ödeyeceğimiz transit ücretinden alacağımızı azar azar kesmeye başlarsınız. Bu akılı bir yaklaşım olabilir. Bulgarlar yine maraz çıkarmaya başladığında hemen  “Türk Akımı” kurarız. İki boru hattı da kurulabilir.

Putin’in Avrupa Birliği’nin zırhlı kabuğunu açtığını ve çok yakında karidesin kırmızı etlerine erişeceği söylenebilir. Kuşkusuz, bu ancak Avrupa siyasetçilerinin tam aptal oldukları yüzlerine vurduğunda olabilir. Bununla birlikte AB siyasetçilerinin Yakın Doğu’dan sığınma toplama gibi konularda art arda yaptığı aptallıklar da gözden kaçmıyor. Tüm bunarlın sonucunda Merkel’in reytingi dibe vurdu.

Öyle ki, Avrupalı siyasetçilerin aptallığı bir rastlantı olmayıp, epik bir olgudur. Onları bununla kutlamak olmaz, fakat başlarına gelen terör olaylarıyla birlikte onlara geçmiş olsun, diyebiliriz. Son gelişmeler, Avrupa basınına da damga vuruyor, bazı yayınlar kapanırken diğerleri tiraj düşürüyor.

Yazan: Maykl Overgrin

Reklamlar