Tarih: 01 10 2010

Yazan: Sevilcan YÜCE.

Konu: “Tuna nehri akmam diyor…”

 

Biz, bizim olan ve sevdiğimiz her şeyi bağrımıza basar, okşarız, övmeyi biliriz. Bizim olan her zaman bizimle hızlı hızlı koşarak hedef kovalamıştır. Bulutlarımız bile bizden doğar ve her şeyimizi kutlu bir doğuma hazırlar. Sayısız kıpırdanışla genç olanı hareketlendirir, hayatı onlara devreder.

Irmaklarımızın hepsi çok şirin ve ilham vericidir.  Gönlümüzü doldurup taşıransa Tuna’dır. Tuna’dan kötülük görmemiş olmamızdan olabilir! Dev nehir yolunun Avrupa göbeğine ve başka bir medeniyete açıldığından da olabilir! Tuna bir umuttur. Bize gelirken 100’den fazla ırmak suyunu toplayıp yoluna katsa da taşmayışından da olabilir. Osmanpaşa çağrısına uyarak “kıyısını yıkmadığından” ve ya kahramanlarımızın sürgün edildiği yıllarda – 1984 / 1989 –taşıp adayı su altından bırakmadığından da olabilir ve birçok başka sebepten de…

Bizim Tuna Türkülerimiz vardır. Kuvvetimizin bitmez tükenmez ve üstünlüğünü anlatırlar. Kayalıklar arasından fışkıran ve düşe kalka kendine yol arayan bir ırmak değildir Tuna. İlham kaynağımız olarak sonsuz bir gücün, sırtı yere gelmez yiğitliğin emsalidir.

Haskovo iline bağlı Durak köyde (Boyan Botevo) dünyaya gelen, ömrü etraf köylerdeki kardeşlerimize sağlık hizmeti taşımakla geçen ve halen köyünde oturan şairlerimizden Mehmet Ahmedov, 1991’de Rusçuk’ta (Ruse) kıyısından dev nehri seyrederken gönlünde doğan duyguları şöyle dile getirdi:

TUNA TÜRKÜSÜ

Sabah sisi
Sular üstünde yorgun argın
Çadırını toplar dağ başına
Yeşiller boyanır Tuna boyu.

Bir ses dalgalanır
Çarpan dalgalarda yorulur, allanır…
Şafak vakti güneşin tellerine sarılır
Kızıllara boyanır kırılır

Yanık bir türkü duyulur
“…Görmedin mi ah
Civan Alişi mi Tuna boylarında…?”

Kaybolmuş kara suların koynunda
Yer, yer perdeler iner gözlerine
Sallanır bakışlar uzaklara
Yamaçlarda ağaçların uzun gölgeleri

Uzanır gider hayallerin peşinden…
Meltem ılık, ılık katılır
Kuşların sabah konserine
Mavi suların üstünden

Kayar gider martıların yanık sesleri…
Sessizce gerinir, uyanır sabah
Kırların mis kokusuyla
Doğan güneşle yıkanır ısınır çiçekler

Türküler sınır bilmez
Dört mal koşan rüzgârın yoldaşı olur…
Kâh yağmur olur, iner çisil, çisil
Veya ırmak olur, yine tutturur:

“…Görmedin mi ah
Civan Alişi mi Tuna boylarında…?”
Ay yorgunluğunu
Tuna sularında yıkar
Sabah sisi yağmur olur
Göç türkülerinde…

Kımıldar dalların uçlarında yaprak
Rüzgâr alır gider çiğ tanelerini
Türkünün kaderine ağlar toprak.

1991 / Rusçuk / Mehmet Ahmet

Bir Türkü, büyük – güçlü olma, “kıyısını yıkmadan akma”, yerinde dururken sön söz sahibi olabilmeye ilham olmakla kalmamıştır Tuna Bulgaristan’daki Müslüman Türkler için.  Tuna bizim için bir kültür, aydınlık ve ufuk doruğudur. Bir özlemdir. Öğretmenler öğrencilerine Tunalılar Marşı söyletmiştir. Tuna özgürlüğümüze nurlanan ufuk olmuştur.

TUNALILAR MARŞI

Biz Tunalı Türk oğluyuz;
Azmimizde er oğluyuz
Bilgi, soydaş hak için hep
Ölümlere yeminliyiz.

Gözlerimiz ilerdedir.
Hırslarımız hünerdedir.
Haklarımızı korumak için
Başlarımız siperdedir.

Alemdar’dan feyz almışız
Mithat Paşayı tanırız
Azmimizi ileriye…
Dönmemek için salmışız.

Bilgi, kuvvet, çene, yürek;
Bunlar bize silah gerek
Biz alırız hakkımızı
Bu dört şeye güvenerek

Biz Tunalı Türk oğluyuz;
Azmimizde er oğluyuz
Bilgi, soydaş hak için hep
Ölümlere yeminliyiz.

Deliorman şairlerimizden Mehmet Cumalı (1923) Tuna sularının derinliğinde şanlı tarihimizi gördü. Anadil, Türk Kimliği ve öz tarihimize ilgisinden dolayı 3,5 yıl zindanda kaldı, Vatanı terk etmeye zorlandı, fakat yaratıcılığında insan sevgisine, hoşgörümüze ve insanlara iyilik dağıtmakla yüklü kaderimize hep olumlu yönden baktı. 1944-1989 yılları arasında uyguladığı zalimlik bakımından tüm otoriter rejimlerin arasında düşüncelerinden dolayı en büyük zulmü uygulayan Bulgar totaliter-komünizmi olmuştur. Düşüncelerinden ötürü teröre maruz kalan şair, Tuna’dan, tarihimizden, bilgeliğimizden ilham almayı, yakınmaya tercih etmiştir.

ŞANLI TUNA

Uykusuzdur gecelerim
Hep ismini hecelerim
Şanın ile yücelirim
Gönlümdesin aziz Tuna
İsmin güzel şanlı Tuna

Sen ceddimin özündesin
Sevenlerin gözündesin
Türkülerin sözündesin
Sen böylesin aziz Tuna
İsmin güzel şanlı Tuna

Ecdadımız ahit ile
Destanlarda ağıt ile
Şanı altın kayıt ile
Yazılsın aziz Tuna
İsmin güzel şanlı Tuna

Mithat Paşa, Aliş’imler
Osman Paşa Plevne’ler
Akıncılar daha neler
Görgülüsün aziz Tuna.
İsmin güzel şanlı Tuna

Yazlarında, kışlarında
Her emeğin başlarında
Soframızın aşlarında
Hep sen varsın aziz Tuna.
İsmin güzel şanlı Tuna

19 Kasım 1977 Şilistre

Sonsuz, zapt edilmez ve asla yenilmez bir güç kaynağı ve simgesi olan Tuna vatan sevgimizin de temelinde olandır. Kıyılarındaki şehirlerde en yüksek medeniyet yaratılan Tuna nehri aynı zamanda bir bereket pınarıdır. İnsanoğlunun ruhunun bir damla suya benzediği, eski kıtadan, geçmişten gelen bu deryanın tarih yazdığı ve bu tarihin içinde bizim de olduğumuz gerçeği esin kaynaklarımızdan biri olmuştur. Halkımızın yarattığı en yüce ilham kaynaklarından biri olan – Gazi Osman Paşa Marşı – Tuna’dan esinlenerek doğmuştur:

PLEVNE MARŞI

Tuna Nehri akmam diyor,
Etrafımı yıkmam diyor,
Şanı büyük Osman Paşa,
Plevne’den çıkmam diyor.

Düşman Tuna’yı atladı,
Karakolları yokladı,
Osman Paşa’nın kolunda,
Beş bin top birden patladı…

Tuna Nehri akar gider,
Etrafını yıkar gider,
Şanı büyük Osman Paşa,
Düşmanları kırar gider…

Kılıcımı vurdum taşa,
Taş yarıldı baştanbaşa,
Namı büyük Osman Paşa,
Askerinle binler yaşa.

Yaratıcılığımızın esin kaynaklarına inen araştırmalarımız devam edecektir. İlginize teşekkür ederim.

Bizi izleyin ve paylaşınız.

Reklamlar