Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği Genel Başkanı Rafet ULUTÜRK’ün BULTÜRK Gazetesi’ne vermiş olduğu röportaj.

  1. Soru; Sizce Türkiye için bugün önemli olan nedir?

– Seçimle tecelli edecek halk iradesine yaşam hakkı tanımak;

– İç ve dış terör ocaklarını ebediyen gömmek;

– Siyaseti frenleyen kilidi bir an önce açmak;

– TBMM’ni Türkiye için yararlı çalışır duruma getirip en iyi hükümeti kurmak;

– Reform paketlerini, Anayasa değişikliği yolunu açmak ve

– Cumhuriyet Devletini daha yüksek bir açılım düzeyine çıkartmaktır. Verilen ve verilecek olan mücadelenin hedefi, özü ve Türkiye’mizi daha ileri götürme araçları bunlardır.

Demokrasimizi güçlendirecek yeni Anayasa, Türkiye’mizi yüceltecek Başkanlık sistemine geçiş bekleniyor bir an önce bunlar çözüme kavuşturulmalıdır.

Ekonomide birçok stratejik boyutlu proje hazırlanmıştır. Bunları ancak AK Parti ile devam edilirse gerçekleştirilebilir.

Daha önce hiç kimsenin düşünmediği Boğazın altında tüp geçit tasarımı!

Başka hiçbir yerde olmayan, bizden başka bir ülkede olmayan 3 katlı su altı tünel geçitler.

Hiç kimse düşünemedi bir geçit yapıldı Avrupa ile Asya’yı 3 dk. da geçildiğini gören parmak ısırdı.

Başka bir değişle yollarında en fazla araç trafiği olan, kıtadan kıtaya en hızlı geçebilen devletler en gelişmiş olanlardır, diyenlere ben de katılıyorum. Türk trenleri, Türk TIR ve Otobüsleri, Köprü ve viyadükleri ilk kez görenlerde hayal durgunluğu yaratıyor.

Dünyanın en büyük havalimanı Balkanlarda (bizim Trakya’da) olacak desek kimse inanmazdı işte o da gerçek olacak az kaldı. Eskiden bir şey olmayan yerde şimdi de çabalar boştur diyenler, bizim Traklar’ın, Osmanlıların devamı olmamıza artık gururla bakıyorlar. Dünyanın en uzun köprüsü İstanbul’da az bir zaman içinde açılacaktır. İnşaat dallarında biz Sultan Selimiye Camii emsalsizliğinden sonra hep öncüyüz.

Dünyanın en büyük asma köprüsü, Boğazın 3. Köprüsü çok yakında açılacak.

Kanal İstanbul gibi dev projeler kapı çalıyor.

Bu arada uzaya çıktık, elektronikte dünyayı zorluyoruz.

İşte bu projeler devam etmelidir. Bu, Büyük Türkiye yoludur. Bu yolu yürürken Türkiye halkı madden ve manen gönenç yaşayacak, ruhu yeniden kanatlanacaktır.

 

  1. Soru; Aktüaliteye bölgemiz açısından bakarsak bu göç konularına ne dersiniz?

–          Biz Bulgaristan göçmeniyiz 20.yy. sonlarında 500 bin kişi Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldık. Keyfimizden gelmedik. Kovulduk ta geldik. İnsan bir diş çekmesine dayanamazken, biz memleketimizden söküldük. Anavatan bize kucak açtı. Türkiye’ye yerleşme yolunda artık ilk kuşak burdayız. Göç ihtiyarlamaz da, bizimki 26’sında.

Türkiye dünya devletlerine ve halklarına misafirperverlik, hoşgörü ve iyi komşuluk örneğidir.

Ne 19., ne 20. ne de 21. Asırda sığınmacılara konukseverlik ederken 9 milyar Dolar harcayan başka bir devlet gösterilemez. Türkiye’ye fakir demeye tenezzül edenler yanılıyor, Türk, kendisi toksa, misafirin karnı da toktur, Türkün misafirperverliği dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.

21.yy başında 2,5 milyon savaş kaçağı, sığınmacı Suriye’den geldi, Hoş geldi.

Çadır kentlerimizde barınanlar gece gündüz barış için dua ediyorlar. Barış olmazsa bu durum devam edecektir. Tankla, topla, uçaktan bombalanan köylerine dönmek istememelerinde hepsi yerden göğe haklıdır. Kucaklarında, eteklerinde çocukları, bombasız bir dünya hayal ederken gökyüzüne bakıyor.

Türkiye artık doğru okunan bir ülke oldu. Daha doğrusu daha da kıskanılan bir diyar ve devlet oldu.  Vaktiyle yalnız duyularına güvenerek medeniyetler beşiği olarak Anadolu’yu seçenler, artık bizim bereketli topraklarımızın 500 milyon insanı yani bir AB nüfusunu istihdam edip besleyebileceğine inandılar. Tarih okumayı sevenler daha 18. Yüzyılda Osmanlı Tarihçisi Alman Hammer’in yalnız Ege Kıyısının 100 milyon insanı besleyebileceğiniz yazmıştı, anımsatırım.  AB düşünsün, bizi yoksul bulanlara biz buradan yol veririz, onlarda AB ye ulaşırlar. AB’in kültür ve medeniyet yenilerken Müslümanlaşması için iyi bir fırsat aslında.

Can alıcı olan sorun istihdam sorunu değil, Türk hoşgörüsü, saygımız, müsamahalı davranışlarımız iyi komşuluk gibi devamlılık izleyen ilkelerimiz DÜNYAYA ÖRNEK OLUYOR. Sığınmacıya kurşun çekmek bizim kültürümüzde yoktur. Avrupa yollarında 756 göçmen öldürüldü, bunlar da tarihe böyle yazılsın.

Eski kıtaya uzayan göç alayları AB yi çatırdattı, dağılma sınırına getirdi. Berlin Duvarı yıkıldı sevinci dalgalanırken, tel örgüler hayallerimizi kelepçeledi. Şu an eski kıtada düşünemeyenlerin oranı yüzde yüz artmıştır.  Yakın tarihte üçüncü dünya halkları anakentlere böyle akmamış, sel olup kudret sergilememişti. Herkes bilir, su seli silahla durdurulamaz, göç seli de bu yolu açtı ve yazılmış yasaların hepsi için “lütfen rafa kaldırılsınlar” dedi. Dünya yeni bir düzen eşiğindedir. Hayırlı olsun.

Sözün özü, olaylara bu açıdan baktığımızda, örneğin 50 bin sığınmacı alamam diye kıvranan bir Yunanistan oracıkta acizken, AK Parti Türkiye’de 21. yy. güçlü ekonomisi, istikrarlı devlet yapısı ile önü açık dünyaya örnek olmaya devam ediyor.

Kendi kendini besleyebilen, kendi manevi gücünden güç alarak yücelen bir devlet olmakla birlikte, kendi Milli ordusu ile kendi topu, kendi silahı ve kendi tankları ile savaşan bir ülke haline geldi. Türkiye bugün yakın ve uzak devletlere ve halklara ışık olan fikirler üretebiliyor. İçimizdeki devin gücünü, zihnimizde kendi kendini besleyen düşünme kudretimizi hem geçmişimizden hem de 20. Yüzyıl dehası Büyük Atatürk’ten öğrendik. Atatürk dünya halklarına çöken bir imparatorluğun harabeliğinde, tüm emperyalist dünyaya rağmen, en modern devletin nasıl kurulacağını öğreten dehadır. Bu bakıma modern Türkiye deyip Büyük Türkiye hamlesinde Atatürk’ü göremeyenler, önce aynaya baksınlar.

MİLLİ SAVUNMA SANAYİ İLE EN BÜYÜK SİLAH TACİRLERİNE KAN KUSTURAN TÜRKİYEYİ KİM İSTER Kİ? Biz güçlendikçe, biz büyüdükçe düşmanlarımızın artmasını ve daha yüksek sesle ulumasını beklememiz normal sayılır. 18. Ve 19. Yüzyıllarda Bütün Avrupa ve Rusya’da sesi çıkan Osmanlıya karşı kurt gibi uludu ve diş biledi, ama bitiremediler. Osmanlıyı silkeleyen Türk halkı Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Bu olumsuz lamanın ideolojisini en büyük evladı Atatürk doğurdu. Ret etmeye gücü de halkımız verdi.  21. Yüzyılda göçlerindeki çöp Türkiye’dir.

Artık Türkiye’ye kendileri saldırmıyor, Taşeron terör odaklarına iş yaptırıyor. Ankara’daki 102 can alan canlı bomba olayı bir medeniyetler yüzkarası değil de nedir. Bu o kadar büyük bir iğrençliktir ki, azmettiren, “bendim” diyemedi. Bilirsiniz, hukuk psikolojisi, azmettirenin suçu, katilin suçundan büyüktür, yazar.

KÜRESEL EMPERYALİZMİ BİZİ SEVMESİNİ İSTEYEN DE YOK ARAMIZDA.

Onların derdi, bizimkinden büyük olmasa, karınlarını kendi ambarlarından doyurabilseler, bizimle ne işleri olur ki! Aciz olan anlardır. Başka halklara dayatılan yaşam tarzlarının, sözüm ona demokrasilerin, yeni düzenlerin ömrü her yerde ve her zaman kısa olmuştur. Yeri gelmişken belirteyim, aynı şey ideolojiler için de geçerlidir. Bu başkasının kaşığıyla yemek yemek gibidir ki o kaşık her ağıza uymaz. Örneğin bizim kendi kaşığımız varken, başkasının kaşığında gözümüz yoktur.

Ama bizde olan komşumuzda da olsun, elimizden geldiğince komşumuza yardım edelim bir felsefe olarak, bizim özümüzde vardır. Mesela, Kuzey Kıbrıslı kardeşlerimize asrın projesiyle su verirken, Kıbrıslı Yunanlara içme yasağı getirmedik. Ambargolar yaptırımlar bizi ısıtmaz ve bağlamaz. Rusya’nın doğalgazını AB ye taşıyacak en güvenilir ülke Türkiye’dir. “Güney Akım” şeridinin kesilmesini bekliyoruz. Yakın Doğu ve Arap ülkeleri doğal gazlarının Kuzey Tüketicilere Türkiye üzerinden akıtılacağına da inanıyoruz. Sebebi ne olursa olsun, Suriye savaşının duracağına, misafirimiz olan sığınmacıların yurtlarına döneceğine de hem inanıyoruz, hem de duacıyız.

Özet olarak; AK Parti döneminde, yani şu son 12-13 yılda Türkiye Cumhuriyeti’nin alt yapısı tamamen değişti, halkın sosyal edinimleri kat kat arttı, TEHNOLOJİMİZ DEVİR ATLADI, BİZ ARTIK BİR UZAY ÜLKESİYİZ.  KENDİ FÜZELERİMİZ, KENDİ UYDULARIMIZ GURUR YILDIZLARIMIZ OLDU.

  1. Soru; Türkiye’nin etnik azınlıklara bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz. Bu konuda Türkiye nerededir?

Türkiye artık küresel büyüklerin arasına yer aldı. Azınlıklar konusuna Türkiye çok farklı bakıyor. Nüfusunu bir bahçenin çiçekleri olarak gören Ankara, her çiçeğin açmasında, kokuların birbirine karışmasında ve yeni Türkiye kokusu oluşturmasında ısrarlıdır. Onun için Türklük bahçesinde her çiçeğe su veriliyor. Azınlık hakları tanınmıştır ve daha da tanınacaktır. Farklılıkların demetinden doğan medeniyette buluşuyoruz. Biz Bulgaristan’dan, ötekiler Bosna’dan bir başkaları Kırım’dan gelmişiz, biz hepimiz Türk olmakla, anavatan evladı olmak gurur duyuyoruz ve kendi öz yurdumuzu, memleketimizi de unutmuyoruz.

Müslüman olan Türk halkına İslam dışı laikliği kazandıran ve modern düşünmeye ufku açan büyük M. Kemal’in devrim, evrim, düzenleme, yol açma, hatır gönül kırmadan omuz omuza yürüme örneği dünyaca görülmemiş bir nimettir. Tarihi şanlı olmayan bir halk geleceğiyle gururlanamaz. Geçmişi olmayanın geleceği olamaz. İyi mahsul iyi toprakta yetişir. Bizim toprağımız en şanlı tarihle gurur duyan Türk halkının geçmişidir. Övünmekse hakkımızdır.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN geçmişimizi kucaklayan dünya görüşümüzü,  düşünce tarzını en yüksek uygarlık aşamasına uzanmış bir yeni Türkiye istemlerine taşırken Atamızın da özellikle altını çizdiği gibi, hedeflerimizde MUASIR MEDENİYETİN ÜSTÜNE ÇIKMAK vardır.

Özetlersek,  günümüz Türkiye’sinde geliştirilerek uygulanan etnik azınlıklar politikası, bu arada Kürt azınlığa olan sürekli yaklaşım,  ABD ve Rusya gibi büyük devletlerde örneğine rastlanmayan bir herkes için nur topu, olumlu bir eserdir.  Ulusal Kurtuluş Savaşı ve modern Cumhuriyet kurma, tek partili sistemden çoğulcu modele akışı başarılı gerçekleştiren Türkiye erkinin etnik azınlıkların kendilerini en mutlu hissedecekleri ve aradıklarını her zaman he her yerde bulabilecekleri bir vatan oluşturma yolunda başarılı olacağına kesin inanıyorum. Biz totaliter zulümden kaçtık da geldik ve demokrasisi Türkiye’de kokladık, çok kültürlü demokrasiyi birlikte yaratabildiğimiz için kıvanç duyuyoruz.

  1. Soru; Erken genel seçim kapımızı çalarken CHP için düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Türkiye bir iç savaş tehlikesi yaşarken, ideolojik saplantıları ulusal olanın üzerine çıkarmak isabetli ve sağduyulu bir siyasetle bağdaşmaz. Türkiye’mizin bütünlüğü ve halkımızın kardeşliği İktidar olma hevesine kurban edilemez. Gün batımında Atatürk Anıtlarının gölgesi uzun olur, fırsat fırsattır, AK Partiyi kenara itelim hesapları, bir rüyadır, CHP liderlerinin evdeki hesapları bu defa da çarşıya uymayacaktır.

Türkiye politikasını frenlemek, meclisi kilitlemek ve yol kesen haramı havalarına girmek, aklıselim kaçıklığına işaret ediyor. Halkımız öz ile şekli birbirine ayırır. Bu Anıtlar ve gölgeleri için de geçerlidir. Şekil ile gölge yeni siyasete kaynak olamaz. Halkımız aldatılamaz. Yeni olan AK Parti kimliğinden özden gelmiş, yetişmiş, Türk halkına yeni altın çağını yaşatmıştır ve yaşatacaktır. Verilen vaatler en iyi sözlerle söylense ve en yaldızlı hediye paketlerine de sarılsa Sayın Kılıçtaroğulu’na hitaben söylüyorum,  hiçbir anlam, öz ve gelecek taşımaz, paketler ve gölgeler kendileri filiz sürmez. Önemli olan özdür. Türkiye’de 1 Kasım’da bu özü taşıyan ancak ve ancak AK Partidir.

İşte biz Bulgaristan Türkleri böyle düşünüyoruz. Biz komünizm yalanından kaçtık da geldik, bir insan kardeşliğinin sözde kaldığında düşmanlık doğurduğunu tattık da geldik. Bir halkın özünde kardeşlik, birlik ve beraberlik erdemleri yoksa bu aşılanamaz. Sizin sözlerinizin geçmişi yok, geçmişi olmayan bir şeyin geleceği de olamaz.

BÜYÜK TÜRKİYE İÇİN BİZDE VARIZ DERKEN,  AK PARTİYE OY VERMEYE KARARLIYIZ.

Biz AK Parti gerçeğini kitapta okumadık, gözlerimizle gördük, algıladık ve benimsedik.

Vatanını seven, TÜRKİYE için, Türk Dünyası için, Müslümanlık için, zülüm gören tüm halkların kurtuluşu için AK Partiye oy vermelidirler.

Bu Pazar oyumuzu AK Partiye vereceğiz.

CHP durumu çaresizliktir.

Geçen yüzyılın başında Çanakkale’den saldıran düşmanın bugün Doğu’dan saldırdığını, Anadolu’ya oturmak isteyenleri, memleketi parçalama heveslilerini, terör tröstlerini göremeyecek kadar körleşmiş bir siyasi yaklaşımdır ve Türkiye için olağanüstü büyük tehlike arz ediyor. Türkiye’nin parçalanmasından geçen her iktidar yolu hainliktir, kahpeliktir, mutlaka kökü kazınmalıdır.

  1. Soru; Bulgaristan’da Sofya’da cami var mı?

Evet, bir Sofya’da açık bir camimiz var. Osmanlı döneminde, Sofya Rumeli Beyler Beyliği olduğu yıllarda 72 cami varmış. Bunlardan en büyükleri bugün müze veya kilise haline getirilmiştir.

  1. Soru; Din konusunda ne dersiniz?

Bulgaristan Müslüman cemaatinde İslam derin köklerle yaşıyor. Halk geleneklerimizde, özgün etnik kültürümüzde ve yaşam tarzımızda belirleyici olandır.  Din okullarımız ve bir Yüksek İslam Enstitümüz var. Baş Müftülük Bulgarca ve Türkçe din kitapları çıkarıp dağıtıyor, “Müslümanlar” dergimiz iki dilde okur buluyor. Müftülerin din bilgilerini halka indirme ve yaşam tarzımızda uygulanmasını sağlamaya gösterdikleri çabalar destek buluyor. Eski cami ve medreselerimizi açabilsek bu çalışmalarımız hız kazanacaktır. Baş Müftülüğümüz komünizm döneminde gasp edilen Osmanlı Müslüman mülklerine ve vakıf taşınmazlarımıza henüz sahip olamadı. Mahkemelere düşen miras mülkler için mücadele veriliyor. Davaların Strazburg İHM’ne taşınması yakındır.

 

7. Soru; Bu seçimler Balkanlar için önemi nedir?

Bizler Evladı Fatiha’n torunları hep beraber Türkiye’deki seçimlerle ilgili dua ettik. Güçlü Türkiye için dua ediyoruz. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması ve uluslararası alanda hak ettiği yeri alabilmesi için dua ettik. Çünkü güçlü Türkiye demek tüm Balkan ülkelerindeki Türk Müslüman topluluk ve azınlıklarının özgürce yaşaması, yarınlara güvenle bakabilmesi demektir. Bilindiği gibi Bulgaristan Türkleri yılarca en acımasız baskılara maruz kaldılar. En kutsal haklarımız elimizden alındı. Kültürel soykırıma maruz kaldık. Aynı zamanda Balkanlardaki Müslüman topluluklarda inanılmaz acılar yaşadılar. İşte bu nedenle güçlü Türkiye için dua ettik. Balkanlara ve özellikle Bulgaristan’a daha çok yatırım, Türk İslam tarihi eserlerine daha fazla ihtimam için dua   ettik. Şu anda Türkiye’yi gerçekten hak ettiği düzeye ulaştırabilecek Parti ise AK Partidir. Şayet AK Parti tek başına iktidara gelirse yeni bir şahlanışın gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu nedenle AK Partinin tek başına iktidara gelmesi, kaos ortamının ortadan kalkması ve zaman kaybının önlenmesi için dua ettik. Allah dualarımızı kabul etsin. İnşallah Yeni ve Güçlü bir Türkiye’nin inşasına hep birlikte şahit olacağız.

  1. Soru; Son olarak ne demek istediklerinizi de alalım:

BU PAZAR HERKEZİN BİRLİK VE BERABERLİKTEN YANA ÇIKARAK, BÜYÜK TÜRKİYE’DEN YANA BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZDEN, BÖLÜNMEZLİĞİMİZDEN VE BARIŞTAN YANA OY KULLANMASINA ÇAĞRIDA BULUNUYORUM.

BU DAVETİ TÜRKİYE’NİN SELAMETİ AÇISINDAN YAPIYORUM.

Bu Pazar küçük menfaatlere bakarak, Türkiye’mizi, ANAVATANIMIZI tehlikeye atmayalım,

Tek partili, AK Partili iktidar kurulması yolunu açmak için oy kullanmalıyız.

Her şeyin üstünde olan Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü, halkımızın kardeşliği, barış ve huzurdur.

Seçim zaferimizi hepimize kutlu olsun.

BULTÜRK Gazetesi’ne yapmış olduğunuz bu röportaj için sizlere teşekkür ediyoruz.

 

Gülizar MERCİMEK, BULTÜRK Gazetesi

Reklamlar