Bulgaristan’ın Kış Olimpiyat Oyunlarına katılımı ile ilgili çok şey söylemek mümkün. Madalyalara abone olan “o milletler” (saymaya gerek yok) gibi büyük başarılarımız yok mesela ve bu durum özgüven ve psikolojiyi etkiliyor. Olaya ters yönden bakacak olursak ise kış sporlarında elde edilen başarıların küçük ve pek zengin olmayan ülkemiz için hiç te az olmadığını söylemek mümkün.

Şampiyon doğanlar şampiyon olur ancak. Ama bunun için yetenek lazım, bu yeteneğin biri tarafından farkedilmesi ve gerekli şartlarda geliştirilmesi lazım, kendini spora adamak ve zorlu yolda yılmadan yürümek lazım.

Baron de Coubertin’in telafuz ettiği olimpiyat prensibi, yanılgı ile sonucun değil de katılımın önemli olduğu olarak algılanıyor. Oysa olimpiyat hareketinin asil babası böyle demedi, hayatta en önemli şeyin galip gelmek değil, mücadele etmek olduğunu söyledi. Bu anlamda Bulgaristan’ın kış oyunlarındaki başarılarının büyük çabaların ve mücadelenin sonucu olduğunu söylemek gerekir. Bulgaristan, Olimpiyat ilkesini tam anlamı ile uygulayarak 1936’da Garmicsh Partenkirceh’de geçen oyunlardan bu yana düzenli olarak imkanları dahilinde oyunlara katılıyor.

Başarı deyince ilk akla gelen madalya, hem de altın madalya olur. Fakat sporla yakından ilgilinenler bilir ki, başarı ilk 6, 10 hatta 20’ler arasında yer almak da başarı sayılır. 1964’te İnnsbruck’ta 3×5 km kadın bayrak koşusunda Roza Dimova, Nadejda Vasileva ve Krastana Stoeva’nın yarışı 5. olarak tamamlamaları, başarı değilse nedir acaba? 1980 Lake Placid oyunlarında Petar Popangelov’un slalomda altıncı olması başarı değilse nedir? Efendim, kendisinden aslında madalya beklenirmiş. O oyunlardaki madalyayı sürpriz şekilde kayak koşucusu İvan Lebanov, 30 kilometreyi 3. sırada tamamlayarak kazandı.

1992’de Albertville’de Bulgaristan’ın katılımı özellikle biatlon’da dikkat çekti. Madalyayı kıl payı alamayan Nadejda Aleksieva, 7,5 kilometrede 4. kaldı. Kendisi 3×7,5 kilometrelik bayrak koşusunda İva Shkodreva ve Silvana Blagoeva ile birlikte yine 4. oldu. Bunun başarı olup olmadığına ilkişkin fikir yürütmek bardağın yarı yarıya dolu mu boş mu olduğuna akıl erdirmeye çalışmaktan farksız olur.

Bulgaristan’ın olimpiyat yıldızı asıl bundan 20 yıl önce Nagano’da parladı. Biatlonda 15 kilometrede Ekaterina Dafovska kış olimpiyat oyunlarında Bulgaristan’a ilk altın madalyayı kazandırdı. Aynı takımdan Pavlina Filipova ise bronz madalyayı kıl payı alamayarak 4. oldu.

Bulgaristan’ın 2002 Solt Lake City’deki performansı kayda değer, çünkü orada Bulgar sporcuları ilk kez birden çok madalya aldılar. Kısa pistte Evgeniya Radanova 500 metrede gümüş, 1500 metrede ise bronz madalya aldı, İrina Nikulchina ise biatlonda 10 km kovalamada bronz madalyanın sahibi oldu. Kadın bayrak koşucularımız Pavlina Filipova, İrina Nikulchina, İva Karagözova ve Ekaterina Dafovska dördüncü olurken artistik patinajda saniyenin onda biri ile sözde gecikmiş olmaları gerekçesi ile skandal şekilde puanları alınan ve böylece olimpiyat şampiyonları olmaları engellenen Albena Denkova ve Maxim Staviyski ikilisi, yedinci yerde sıralandılar.

Olimpiyat oyunlarında neler oluyor neler…

2006’da Torino’da Evgeniya Radanova 500 metre short track dalında gümüş madalya kazanarak kış oyunlarında en başarılı Bulgar sporcusu olarak anılmaya başladı. Tabii bu unvanı, yukarıda ismi geçen diğer yarışmacıların başarılarını zerre kadar azaltmaz.

 

 

Çeviri:Tanya Blagova, BNR

Reklamlar