24 şubat 2013’te Sofya’da Bakanlar Kurulu önünde 10 bin kişi adına konuşanlar BULGARİSTAN’DA POLİTİK MODELİN DEĞİŞTİRİLMESİNİ    istediler. “Halk biziz!”, “Devlet Biziz!”, “Politik parti modeli eskidi!”, “Protesto edenlerin özgür iktidarı kurulacak!” sloganları yükselttildi. Sofya şiddetli gösterilere sahne oldu. Ekonomik bunalımı aşamayan Bulgaristan, politik krize battı.
Rafet Ulutürk
Rafet Ulutürk

Müslüman–Türk–Pomak ve Romanların ağırlıklı olduğu Kırcali, Razgrat, Şumen, Silistra ve Kuzey Batı Bulgaristan il merkezlerinde yoğun hareketlenme beklenirken, Smolyan ve Blagoevgrat eyleme geçti. Plovdiv ve Varna’da Kitle eylemlerine “Yabancı tekeller ülkemizden hemen kovulsun!”, “Soygun ve talana son!” istekleriyle 10 binden 30 bine kadar öncelikle gençler katıldı.

Bütün mitinglerde Veliko Tırnovo ve Varna’da “çağresizliğe karşı” kendini ateşe verenler bir dakika saygı duruşuyla anıldı.
Hükümetin istifası üzerine göstericiler Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev ile görüşmek istediler. Hiçbir politikacının katılmasını istemedikleri bu görüşmenin naklen yayında kameraların önünde yapılması talebinde bulundular. Politikacılar siyasetin dışına itildi. Yeni bakış açıları aranıyor.
Göstericiler Bulgaristan Cumhuriyeti Anayasası’nı yaktılar. Temel yasanın halkın değil, bir avuç zenginin çıkarlarını savunduğunu öne sürüyorlar. Göstericiler, siyasi partilerin tümünün yasaklanmasını, halkın Parlamentoda direk ve daha etkin temsilini talep ederek, eylemlerini sürdürüyorlar.
Bulgaristan’da “yüksek elektrik faturalarını protesto ederken” alevlenen halk isyanı ateşi bacayı sardı. B. Borisov iktidarı, ekonomik ve sosyal problemleri çözememekle itham edilirken, somut olarak halkın kanını emen tekellerle ve ahtopotlarla başa çıkamamakla, işsizlik ve yoksulluk sorunlarına çözüm getirememekle, eğitim ve sağlık alanında çöküşle, bürokrasi ve memur tabakasına özel imtiyazlar tanımakla suçlanıyor. Sosyalist Parti (BSP) ile Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH-DPS) halk ayaklanmasının devrimleşme sürecinden korktu ve politikadan el çekti. Partiler hükümet kurmak istemiyor. Bulgaristanı hükümet olmanın korkusu sardı…
Basın ve TV halk ayaklanmasına neden olan ÇEZ elektrik dağıtım şirketi yönetiminde görev alan kodamanların listesini çıkardı. Bu baş belası yabancı şirkette “HÖH-DPS” eski Başkanı ve şimdiki Fahri Başkan Ahmet Doğan’ın eski eşlerinden biri ve “HÖH-DPS “Başkan Yardımcısı Hristo Biserov’un oğulu çok yüksek maaşlı görevlerde bulunuyor.
Yeni dönem Bulgaristan tarihinde III. Çarın ilan edildiği 1908’den beri ilk defa iktidarsızlaşma, partileri yasaklama, parti erkini reddetme, Anayasayı geçersiz kılma istekleri yükseltilirken, teknokrat bir erki göreve davet eden eğilim derinleşip güç topluyor. Bizdeki politik modelin değiştirilmesi ne anlama gelir:
1.Başkanlık Sistemi kurulabilir;
2.Politik partilerin faaliyetlerine son verilebilir.
3.Politik partilerin kapatılması, demokratik düzenin yıkılması ve yerine otokratik diktatörlük veya Başkanlık iktidarı kurulması anlamına gelir. Bu dönem 1934’te denenmiş ve Aleksandır Tsankov’un faşist hükümeti işbaşına gelmiştir. Bu kabine dünya tarafından tanınmamıştır.
Düzensiz ayaklanma ve direnişlerde yoğunlaşma şartlarında öz yönetme mekanizması oluşturan protesto gösterileri gün geçtikçe daha etkin politik nitelik kazanıyor.
Fakat bu Bulgaristan’da yapılan protestoların Rusya tarafından desteklendiği de gözlerden kaçmıyor.
Bulgaristan için olduğu kadar 27 Avrupa Birliği devleti için de, yepyeni bir politik ortam oluşturan ayaklanma, dünya kamuoyunun dikkatini çekti. Yunan sokak direnişçileri ile kıyaslama yapmak isteyenler hemen sustu. Arap Baharı’na benzemediğine işaret edildi. Komşuda ve Arabistan’da kavga muhalefet ve iktidar partileri arasında şiddetlenirken, bizde politik partilerin tümü politikadan çekilmek zorunda kaldı. Siyasetten ümidini kesmiş olan kitleler siyasi partilerin örgütlerini dağıtmaya, siyasi hayattan uzaklaşmaya, defolmaya çağrılıyor. Siyasiler soygun, talan ve dolandırıcılıkla itham ediliryor. Savcılık göreve davet ediliyor.
Direnişin yabancı tekellere tepkisi çok güçlü ve destek topluyor. İçlerinde Ahmet Doğan’ın ve HÖH yönetim ekibinin de olduğu, yerli oligarşik mafya çemberinin AB’li sömürücü tekellerle talancı ortaklığına son verilmesi isteğı kesinlik kazanıyor.
Kükredikçe yayılan politik atılımda başta devrimin gücü olan sendikacılarla omuz omuza yürüyen üniversiteliler ön saflarında yumruk sıkıyor. Ayaklanma daha birinci haftasında enternasyonel boyut aldı. Berlin, Paris, Londra ve Madrit Bulgaristan Büyükelçilikleri önünde toplanan kalabalık Sofya’da polisle dişdişe göz göze kavga edenlerle dayanışma halinde olduklarını duyurdu.
Bulgaristan’da toplumsal demokratikleşme süreci, HÖH-DPS de dahil olmak üzere, 23 yıldan beri iktidarı paylaşan partiler tarafından baltalandı. İktidarlar haklarımızı elde etme davamızı ve özgürleşme özlemlerimizi dürüp rafa kaldırdı. Bu yüzden totaliterizmi 1990’da devrimci kükremeyle tarihe itmek istesek bile, özlediğimiz ideal demokrasi gerçekleşmedi. Bundan dolayı mitinglerde yükselen sloganlarda toplumu doğrudan demokratik prosedürlerle yönetme, yerel ve merkezi öz yönetime geçme istekler gibi politik değişiklikler talep ediyorlar. Görüldüğü üzere, 12 Mayıs’ta yapılacak erken seçimlere kadar isyan ateşi sönmeyip alevlenerek tüm köy ve kentlere sıçrayacak gibi.
Müslümanlar köy, semt, mahalle ve belediyelerini henüz bütünüyle kucaklamamış olan bu özgün atılım, artık spontane toplantı ve mitinglerde kendini her yerde gösteriyor. Bizler, Bulgaristan halkı toplamında çok önemli bir oluşturucu öğe olarak şahlanan cesaretin sokak zorlamalarına tarafsız kalamayız. Politik ortamı sallayan yeni güç, tüm yolsuzluklarda parmağı olan HÖH-DPS lider ekibini de politik sahneden dışarı fırlatmaya hazırlanıyor. Görüldüğü üzere HÖH-DPS’nin lider ekibinin eli tamamen kirlenmiş durumdadır.
Zamlı elektrik faturaları size de bize de geldi. “Olay, bir soygundur!” deyenlerin kalesinde hepimize yer var. Dava hepimizin ortak davasıdır.
Sömürülmemize, soyulmamıza, ulusal çıkarlarımızın ayakaltına alınmasına, sokakların kan gölüne çevrilmesine karşı bayrak açmak bizim de en doğal hakkımızdır. İsyan ateşini yakan ve alevlendiren genç aydınlar hepimizin ortak hak ve menfaatlerini gündeme getirdi. Bizim çıkarlarımızı da savunuyor. Direnişleri başlatan, elektronik çağın, post modern dünyanın ortaya çıkardığı okumuş, bilgili ve namuslu gençler, sendikacılar, dernekçiler bizdendir. Doğal öncülüğü kabullenelim. Zam olaylarını protesto edenlerin ordusuna katılalım amma bu hükümetin bizlere, Türklere yönelik yapılanları ve yapılmayanları da görmezden gelmeyelim, gelemeyiz.

 

Siz de hatırlayın:
19 Mayıs 2012’de Cebel’de halka hitaben Bulgarca bir konuşma yapan Hak ve Özgürlükler Hareketi eski Başkanı A. Doğan şöyle demişti:
“Halkımızın geçim sorunlarını çözemeyen Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH-DPS) nin bundan öte var olması anlamsızdır!”
Biz hepimiz acız! İşsiziz! Bankalara borçluyuz! Çördüğünüz sorun varsa gösterin de biz de görelim!
Özgürlük ve ekmek için ayaklandık. Sizlere “paydos.” Yalan dolan; çarpma çırpma; zavallı insanları aldatıp uyutma politikanız bizde taşa çarptı. Herkes gözünü açtı. Türk onurumuzu ayak altına aldınız. Çevirdiğiniz sinsi dolapların bedeli sırtımıza yüklendi. Yüz karası tarih yazdınız! Onurumuzu kırdınız! Tarihte lekeli bir yer aldınız.
Yeni seçimlerde 2013!te. Müslümanların oyu Ulusal Hak ve Özgürlükler Partisi’ne vereceğiz.
Ateist HÖH Artık Gözümüze görünmesin!
Öz insanımızı bize, kardeşi kardeşe düşman eden, sizden olmayanları evinden yerinden, dede toprağından soğutan siz oldunuz. Birbirinizin yalan dolanını, hırsızlıklarınızı gizlediniz. Çeteleştiniz. Mafyalaştınız. Adalet önünde hesap vermelisiniz.
Soyguncu çetenize katılmak istemeyenlerin çekmediği kalmadı. Siz insan kayırdınız. Bizi hor görüp mafyalarla senli benli, sarmaş dolaş oldunuz. Ortaklıklar kurup binbir şeytanlık yapmaktan geri durmadınız. Kimsenin gözyaşına bakmadınız. Açlığımızla alay ettiniz. Çilemize, çekimize yüz çevirdiniz. İşte bakın, ayaklananlar tüm politikanıza “hayır” diyor. Sizi çöpe atıyor. “Devlet Biziz!”, “İktidar Biziz!”, “Halk Biziz!”… Sarayları yıkıp yakan isyanlardır. İsyan ateşine hiçbir zırhlı araç dayanamaz! Bayraklarınız indiriliyor.
Halkımızdan, haklı davamızdan ve mücadelemizden uzak durun. Saraylarınızı ateş saracak. Dostlarınız uzaktalar, uzak suyla yakın ateş söndürülmez. Çağresizsiniz. Gönüllerden düştünüz. Bu defa başta değil, ayakaltındasınız! Sizi dehşete düşüren nefret ateşinde yakanların kâbusudur.

Korkuyla yaşanmaz. Politikadan tamamen çekiliniz! Defolurken Hak ve Özgürlükler Hareketimizi gerçek sahiplerine, halkımızın onurlu evlatlarına, ölümsüz kahramanlarımıza devredemediniz amma bu Müslümanlarını değil amma sizin HÖH ile birlikte son seçiminiz bu seçimler olacaktır. Tüm HÖH’çülere duyurulur, artık bu partiden hiç kimseye fayda gelmez. Herkes bir an önce kendine gelerek UHÖH’nde yerini alması gerektiği gün bu gündür. UHÖH adalet, samimiyet ve yeni nesillerin yeridir. Müslüman halkına duyurulur.

Reklamlar