adnan-pelvanlarGeçtiğimiz Eylül ayında BG Parlamentosu, kadınların açık alanlarda peçe ve/veya burka takmasını yasaklayan bir karar aldı.
Bulgaristan Başmüftüsü Mustafa Hacı, bu karara “peçe yasağı ile ilgili kanun tasarısında asıl hedef başörtüsüdür” diyerek tepki gösterdi. Şimdi farklı tepkilere neden olan bu peçe yasağı kararına Kur’an üzerinden bakalım.
İslamiyet’te kadına türban, peçe ve çarşaf söz konusu değildir, Kur’an’da yerleri yoktur. Kadına çarşaf, türban ve peçe koşulunu getiren, dayatan yine Kur’an’da yeri olmayan tarikatlardır, tarikat şeyhleridir.
Önce, Tarikat nedir ona bakalım. (2)
Tarikat sözcüğü, yol anlamına gelen Arapça tarik sözcüğünden türetilmiştir. Tarikat, Allah için bilgi edinme yolu, Allah’a kavuşma yolu olarak tanımlanır. Oysa, İslam dini açısından Allah için bilgi edinmenin ve kavuşmanın tek yolu yalnızca Kur’an ve Peygamberimizin sözleri olan hadislerdir.  
Fakat, tarikat şeyhleri bu düşünceyi, bu gerçeği kabul etmezler. Ağızları çok ve boş laf yapan şeyhleregöre dinin açık anlamları yanında gizli anlamları da vardır. Dinin gizli anlamlarını ancak kendileri bilirler ve yorumlarlar. Durumu bu gerekçeyle ele aldıklarında Kur’an’daki her ayete, her hadis’e çeşitli yorumlar yaparlar. Sonuçta ayet ve hadislere çeşitli yorumlar yapan, farklı düşünen yüzlerce tarikat ortaya çıkmıştır. Bunun ötesinde, her tarikatın iç kuralları giyimden (kadına çarşaf, peçe, erkeğe potur, takke vs) sakalından, yerde oturma şekline kadar farklıdır. Her tarikat üyesi kadın veya erkek, şeyhlerinin oluşturduğu bu kurallara uymak zorundadır.
Tarikatların ilgilendiği tüm konuların başında kadınlar gelir. Diğer konuları cennet, cehennemdir ve kendi koydukları kurallardır. Ülkenin tarım, sanayi, sağlık, çevre sorunlarıyla ilgilenmezler.
İslamiyet açık ve anlaşılabilir bir dindir. Kur’an’da açıkça belirtildiği gibi hemen hemen bütün ayetler açık ve anlaşılır olarak indirilmiştir. İşte birkaç örnek: Kamer Suresi; 17. Ayet: “Andolsun biz Kur’an’ı öğüt için kolaylaştırdık”, Hadid Suresi: 9. Ayet: “Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetler indiren O’dur”. Hacc Suresi: 16. Ayet: “İşte biz onu (Kur’an’ı) böylece, apaçık ayetler olarak indirdik…”.
Diğer taraftan Kur’an’da gizli anlamlar olduğunu ileri süren şeyhler yalan söylemektedir. Çünkü, Kur’an’da gaybı yani gizli olanı yalnızca Allah’ın bildiği yazılıdır.
Bu konudaki birçok ayetten ikisi:
Yunus Suresi; 20. Ayet:
“Gaybı bilmek ancak Allah’a mahsustur”. Neml Suresi; 65. Ayet: “(De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka bilen yoktur“.
Çarşaf konusu: Gericilerin bir kesimi çarşafın Ahzap suresi 59. ayetinde geçen cilbab olduğunu öne sürerler. Yalandır. Cilbab, dış elbisedir ama çarşafla ilgisi yoktur. İki parça değil, tek parça gömlektir ve kadınlar kullanabildiği gibi erkekler de kullanır. Erkeklerin kullandığına dair hadisler de vardır.
Araplarda ne İslam öncesinde ne de İslam’ın ilk dönemlerinde çarşaf giyildiğine dair hiçbir bilgi, kayıt yoktur. Dolayısıyla çarşafın İslam’a çok sonra girdiği açıktır.
1870’lerde çarşafın yaygınlaşması üzerine, Sultan 2. Abdülhamit tarafından İslam’da yeri olmadığı gerekçesiyle 1892’de yasaklanmıştır.
Kadınların başını örtmesi: Ne yazık ki, Kur’an’ı Türkçeye tercüme edenlerin içinde hem yanlış çevirenler, hem de yanlış yorumlayanlar var. Bu nedenle 1424 yılında,  Muhammed bin Hamza’nın Kur’an’ın ilk Türkçe çevirisine bakalım: Yorumsuz ve kelime kelime yapılan bir çeviri: “Nur Suresi; 31. Ayet: Söyle erkek inananlara: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar ve cinsel organlarını saklasınlar; bu onlar için daha temiz davranıştır. Ve söyle inanan kadınlara: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar ve saklasınlar cinsel organlarını. Ve göstermesinler ziynetlerini (süslerini). Ve yakaları üzerine bıraksınlar başörtülerini.” (1) (3)
Görüldüğü gibi Muhammed bin Hamza’nın çevirisinde “baş örtmek” diye bir şey yok. Saçlarınızı saklayın, göstermeyin denmiyor. Ama çeviride cinsel organın adını yazmış. Çünkü Arapça Kuran’da da “Saklasınlar cinsel organlarını (furujlarını)” yazıyor. Göğüslerin, memelerin gösterilmemesi isteniyor, başörtüsü bunları örtecek şekilde salınsın deniliyor. Şimdiki kadınların cinsel organlarını, göğüslerini saklamak için başörtüsüne gerek olmadan giysileri yetmez mi? Ayette yer alan başörtüsü (hımar) Arap yarımadası kavimlerinin binlerce yıldır çöl güneşine ve rüzgârların savurduğu kumlara karşı korunmak için başlarına taktıkları geleneksel örtü. Kuran, bu örtülerin uçlarının göğüsleri örtecek şekilde salınmasını söylüyor. Anadolu’da ve Balkanlarda 21.yüzyılda normal hava koşullarında başörtüsü kullanmanın da gereği yoktur.
İslamiyet’te çarşafın, baş örtmenin dahi yeri yok iken peçenin yeri olabilir mi? Kadınların peçe takması da tarikat şeyhlerinin uydurmasıdır. Üstelik, Tevrat’ta peçe fahişe giysisi olarak anlatılır. Çarşaf ve peçe; kadınlara yani annelerimize, teyzelerimize, kız kardeşlerimize, kızlarımıza hakarettir, saygısızlıktır.
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: tarikatlar da, ortaya attıkları kurallar da sapmadır, sapkınlıktır. Şeyhlerin kulları, köleleri olmayalım. Allah’ın verdiği aklımızla Kur’an’ın açık ayetlerine bakalım.
Kaynaklar:
1) Muhammed bin Hamza – Kur’an Tercümesi – Kültür Bakanlığı – 1978
2) Fitne yuvası tarikatlar – Özdemir İnce
http://ozdemirince.com/fitne-yuvasi-tarikatlar-1/
3) Akşemseddin’in Kur’an tercümesi ve kitap yüklü eşekler! Arslan Bulut
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/aksemseddinin-kuran-tercumesi-ve-kitap-yuklu-esekler-2520yy.htm

 

Adnan Pelvanlar

 

Reklamlar