Her yeme bozukluğunun ardından duygusal bir problem var, çocuk ve gençler söz konusu olunca ise çoğunlukla özgüven eksikliği ve kendini beğenmeme söz konusu. Bunlara ailede yaşanan sıkıntılar, ayrılıkları ve adaptasyon başarısızlığı eklenince yetişmekte olanların erişilmesi en kolay zevk kaynağı olarak yiyecekle avunmaya çalışmaları neredeyse kesin.

Yeme bozuklukları gençler arasında gittikçe sık görülüyor. Bu yüzden 2016 yılında “Kilolarca hayat” projesini başlatan psikoterapi uzmanları Milena Taşkova ve Sofiya Ferdinandova, ülkenin farklı yerlerinde bulunan okulları dolaşarak 5. sınıftan 12. sınıfa kadarki öğrencilerle çalışıyorlar, onlara bu problemin üstesinden gelmeleri için yardım ediyorlar.

“Onlarla birlikte farklı durumlar canlandırıyoruz, rol almalarını istiyoruz ve bu karakterler kendilerine çok yakın oldukları için öğrenciler, yiyecekten kaçınmak veya tersine her şeyi yemekle telafi etmekten farklı, yapıcı stratejiler uygulamaya çalışıyorlar” diyor Milena Taşkova ve gençlerde en yaygın olan 3 yeme bozukluğunun olduğunu da ekliyor:

“Anoreksi, kendini beğenmeme ve kabul etmeme duygusu ile ilgilidir. Gençler açlık çekerek kendine işkence ediyorlar, gün içinde tek bir elma yeseler bile suçluluk duyuyorlar. Bu şekilde çok düşük kiloya düşüyorlar ve bu durum hayati tehlike oluşturuyor. Bulimiya olunca da büyük miktarda tıka basa yemek yeme ve kusma nöbetleri ve açlık dönemleri birbirini izliyor. Anoreksi ve bulimiya birbirine bağlıdır ve birbirine dönüşebilir. Ortoreksi denen modern bir yeme bozukluğu ise takıntı derecesinde tamamen sağlıklı beslenmeye odaklanmak anlamına geliyor. Ortoreksiye yakalananlar gün boyunca ne yiyeceklerini düşünür, tükettikleri gıdaları büyük titizlikle seçerler ve dolayısıyla yemeğin hazırlanışı neredeyse bütün zamanlarını alır. Yemeğe odaklandıkları için diğer her şey önemini kaybeder.”

Yeme bozuklukları maalesef uzun zaman gizli kalıyor. Bu yüzden velilerin çocuklarını izlemeleri önemli. Çocukları kendine güveniyor mu, iltifat almak için çırpınıyor mu, fazlası ile özeleştirel davranıyor mu, ailesi ile yemek yemekten kaçınıyor mu? Bu tür tavırlar ağır basmaya başlarsa uzmandan destek alınması gerekiyor.

“En önemli olanı, ebeveynlerin çocuklarının yanında olmalarıdır. Duygularını ifade etmeleri yönünde çocukları teşvik etmek gerekir. Bir problem tespit ettiğimizde bunu açıkça konuşmak ve uzman desteği almak çok önemli. Psikolog, hatta ruh sağlığı uzmanının müdahalesi gerekli olabilir, bunda korkunç hiçbirşey yok, korkunç olanı önlem almamaktır” diyor psikoterapi uzmanı Milena Taşkova.

 

Çeviri: Tanya Blagova, BNR

Reklamlar