Başbakan Ahmet Davutoğlu, dünyada 2008’den bu yana bütün ülkelerde istihdam alanları daralırken bu sürede Türkiye’de 5,6 milyon kişiye istihdam alanı oluşturduklarını belirterek, “Son bir yıl içerisinde 1,3 milyon vatandaşımız istihdamla buluştu. Eğer bunu yapamamış olsaydık emin olunuz çok ciddi sosyal patlamalarla karşı karşıya kalabilirdik” dedi.

Davutoğlu, Ramada Otel’de sivil toplum temsilcileriyle yemekte bir araya geldi.

Burada bir konuşma yapan Davutoğlu, bir ülkede vizyon olmayıp sadece yönetebilme kabiliyeti kaldıysa o ülkenin statikleştiğini, var olanı muhafaza etmeye çalıştığını, Türkiye’nin bazı komşuları ile Doğu Avrupa ülkelerinin bu kategoriye konulabileceğini dile getiren Davutoğlu, şu anda Avrupa’da Almanya dışında birinci kategoride çok az ülke kaldığını ifade etti.

Davutoğlu, vizyon ve yönetme kabiliyeti kalmayan ülkelerin parçalandığını veya parçalanmanın eşiğine geldiğini belirterek, bu ülkelere Suriye ve Libya’yı örnek gösterdi.

Bu anlamda ülkenin gelecek perspektifini ve vizyonunu sürekli tartışmaları gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, 62. Hükümet’in programını oluştururken özgürlüklerin işletilmesi, demokrasinin tahkim edilmesi, daha özgürlükçü bir anayasaya geçiş için bütün çabaların gösterilmesi, insani kalkınma, sosyal devlet gibi konulara önem verdiklerini anlattı.

Davutoğlu, 1 Aralık’tan itibaren G-20 dönem başkanlığını üstlendiklerini kaydederek, G-20’nin kalkınma hedefinin yüzde 2 olduğunu, Türkiye’nin ortalama yüzde 5 büyüdüğünü söyledi.

Her sene yüzde 6-7 büyüyen dünya ticaretinin şu anda yüzde 3 büyüyüp büyümeyeceğinin tartışıldığına işaret eden Davutoğlu, “Böyle bir daralma esnasında biz ülke dinamizmini harekete geçirmemiz ve bunu da toplumsal katmanlara yaymamız gerekir” dedi.

Davutoğlu, esnaflarla buluştuğu toplantıda aldıkları kararlar doğrultusunda verdikleri müjdelerden bahsederek, özellikle yok olmaya yüz tutmuş mesleklerde, belirli meslek alanlarında Halk Bankası’nın esnaflara vereceği kredinin faizsiz olacağını bildirdi.

Bunun insanı kalkınmanın bir parçası olduğunu dile getiren Davutoğlu, “Esnafı ayakta tutamayan bir ekonomik sistem orta sınıfı ve toplumun geniş kesimlerini de memnun edemez” dedi.

“Dünyada istihdam alanları daralırken biz istihdam alanı oluşturduk”

Davutoğlu, 2001’de ekonomik krizde Başbakanlığın önünde yazarkasa fırlatıldığında esnafın sadece öfkesini ortaya koymadığını, aynı zamanda ekonomik sarsıntılarla nasıl bir sosyal krizin ortaya çıkabileceğinin görüldüğüne dikkati çekerek, 2008’de Avrupa’da başlayan krizlerin finansal olarak başladığını, daha sonra ekonomik ve sosyal krize dönüştüğünü anlattı.

Başbakan Davutoğlu şöyle devam etti:

“Dünya ekonomisindeki kriz hatlarını kontrol edebildiğiniz, nabzını tutabildiğinizde kendi ülkenizin gücünü ve karşı karşıya kalabileceği riskleri de kontrol edebilme imkanınız büyük oluyor. Bu anlamda dünya ekonomisinde Türkiye örnek bir ülke olarak gösteriliyor. Çünkü dünyada 2008’den bu yana bütün ülkelerde istihdam alanları daralırken biz 5,6 milyon vatandaşımıza istihdam alanı oluşturduk 2008’den bu yana. Son bir yıl içerisinde 1,3 milyon vatandaşımız istihdamla buluştu. Eğer bunu yapamamış olsaydık emin olunuz çok ciddi sosyal patlamalarla karşı karşıya kalabilirdik.

Biz Ankara’da ülkenin bütününe bakarken bir taraftan ülkenin makroekonomik dengelerinin ve reel istihdam alanlarının genişlemesine bakarız bir taraftan da her bölge özel misyonlar biçeriz tabiri caizse. O anlamda Trakya bizim sivil toplumumuzun çok güçlü olduğu, sivil toplum bilincinin çok köklü temellere dayandığı ve ekonomik dinamizmin de çok yüksek olduğu bir bölgemiz. Onun için özel önlem veriyoruz.”

Davutoğlu, aynı toplantıyı Edirne’de de yaptıklarını anımsatarak, artık sık sık geleceğini Trakya’nın Asya derinliğinden Avrupa’ya doğru uzanan başları ve İstanbul da içine katıldığında bütün bir Türkiye’nin lokomotifi gibi olduğunu aktardı.

“Trakya’nın önemini yeterince anlatamadık”

İstanbul’un da Üsküp’ün de Trakya’dan fethedildiğini dile getiren Davutoğlu, çift yönlü bir fetih hareketinin buradan başladığını, Rumeli medeniyetlerinin buralarda dokunup bezendiğini anlattı.

“Eğer Tekirdağ ve Edirne o dönemde bu öncülüğü yapmamış olsalardı Üsküp, Saraybosna bir Türk, Osmanlı şehri olarak kurulamazdı” diyen Davutoğlu, Edirne’ye bu anlamda Avrupa’ya mühürlerini vurdukları özel bir şehir olarak bakılması gerektiğini ifade etti.

Davutoğlu, Tekirdağ’ın iki başkent olan Edirne ve İstanbul arasında bulunduğunu belirterek, Soğuk Savaş döneminde Trakya’nın öneminin dünyaya yeterince anlatılamadığını söyledi.

Soğuk Savaş şartlarında Türkiye-Bulgaristan sınırının NATO ile Varşova Paktı sınırı olduğunu kaydeden Davutoğlu, bütün yolların asırlardır kendisinden dağıldığı Edirne gibi bir şehrin bir anda çıkmaz sokak haline döndüğünü aktardı.

Davutoğlu, Selanik’in Osmanlı döneminde 15, 16, hatta 19’uncu yüzyılda da Avrupa’nın en önemli limanından olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“20. yüzyılın başında onlarca farklı dilde yayın yapılırdı. Canlı bir şehirdi. Selanik’ten Baltık Denizi’ne kadar ticaret yolu vardı. Bir yanda Selanik çıkmaz sokağı oldu. Çünkü yukarısı Makedonya, Yugoslavya. ve bütün bu şehirler tek tek önem kaybettiler. Avrupa şehir sıralamasına bakın 16. yüzyılı sıralasanız sadece Avrupa’da değil dünyada en büyük şehir İstanbul’dur, 1 milyona yakın nüfusuyla. Bu, Fransız nüfus tarihçilerinin yaptığı son bir çalışmada da tescil edildi. 2. büyük şehir Pekin’dir. 3. büyük şehir Kahire’dir. O sıralamada Selanik, Edirne, Saraybosna çok önlerdeydi. Ama öyle bir parçalanma yaşadı ki Rumeli coğrafyası her bir şehir önemini kaybetti. Filibe’ye bakın şimdi. Neredeyse ilçe büyüklüğünde bir yer haline dönüştü.”

Davutoğlu, bu yüzden Avrupa Birliği eylemi planlarken hedeflerinin bu demir duvarları, çitleri kaldırmak olduğunu belirterek, Soğuk Savaş sonrası bu konuda önlerine büyük bir imkan çıktığını dile getirdi.

“Her bir şehrin ve bölgenin bizim için taşıdığı önem var”

Başbakan Davutoğlu, “Neden biz hükümet olarak bir taraftan AB çalışmalarına hız verdik bir taraftan da çevre ülkelerle yüksek düzey işbirliği konseyleri kurduk? Çünkü istedik ki Edirne hemen ötesi demir blok ayrışmasının duvarıyla örülmesin. Bulgaristan’la ilişkilerimiz gelişsin. İstedik ki Yunanistan ile Batı Trakya üzerinden süregelen gerilim o sınırı aşılmaz bir duvar haline getirmesin” diye konuştu.

Yüksek hızlı tren projeleriyle Türkiye’yi donattıklarını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Yüksek hızlı tren projesi… Türkiye’yi donatıyoruz. İstanbul-Kırklareli-Tekirdağ-Edirne, Halkalı-Kapıkule hattı. 230 kilometrelik bir hat. Biz bunu tamamlayacağız. Ben bunu Yunan Başbakanına ve Selanik Belediye Başkanına söylemiştim. Buradan Selanik’e hızlı tren yapalım. Selanik’ten İzmir’e hızlı feribot yapalım ki tekrar İzmir, İstanbul, Selanik kurtarılsın. Bu, Trakya’ya olağanüstü büyük bir imkan kazandıracak ve Trakya’yı Avrupa’ya bağlayacak. Biz bunu yapacağız ama ondan ötesi yapılabilir mi emin değiliz. Vizyon sahibi ülkeler ile olmayan ülkeler arasındaki fark bu. Konya’dan Antalya’dan Kayseri’ye turizm hızlı treni yapıyoruz şimdi. Bu bir perspektif, vizyon. Antalya’ya gelen turist Kapadokya’ya gitsin diye. Ticaret yolları itibarıyla Konya, Karaman, Mersin Limanı’na inen oradan Adana, Osmaniye, Gaziantep ve Habur’a kadar giden yine hızlı tren yapıyoruz. Çünkü her bir şehrin ve bölgenin bizim için taşıdığı önem var.”

Başbakan Davutoğlu, Avrupa’nın krizle uğraşmaktan vizyon üretmeye vakti kalmadığını dile getirerek, Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri Filibe’deki havalimanının işlemediğini, Çorlu Havalimanı’ndaki yolcu sayısının İstanbul’a yakın olmasına rağmen ise 14 binden 123 bine çıktığını söyledi.

Bir organize sanayi bölgesinde 2002’de 12 bin vatandaş çalışırken şu anda 4 organize sanayi bölgesinde 48 bin 500 kişinin çalıştığı bilgisini veren Davutoğlu, ayrıca Tekirdağ’a 9 organize sanayi bölgesi 2 sanayi sitesi daha kuracaklarını sözlerine ekledi.

Reklamlar