05.02.2016

Büyük teşkilat olduğunuzu iddia etmek, hiç şüphesiz sayısal ve fiziki büyüklüğünüzün durumu ile de ilgilidir ancak, asıl olan büyük davranmaktır, inisiyatif almaktır, temsilini üstlendiğini iddia ettiğin toplumun refahı, huzuru ve geleceği adına neler yaptığınız  daha da önemlidir diye düşünüyoruz.

Tabiatıyla, köklü ve büyük bir teşkilatız ve o nedenle hiçbir konuda inisiyatif almadan vaziyetin icabına göre hareket ederiz diye de düşünülebilir. Ancak o zaman temsil ettiğinizi düşündüğünüz topluma herhangi bir katkınız olamaz. Bir başka deyişle, ticaret yapmazsanız zarar da etmezsiniz. Ancak ben, hiç zarar etmedim diye övünemezsiniz.

Yaklaşık olarak 2003 yılından beri avazımızın çıktığı kadar bağırarak anlatmaya çalıştığımız Bulgaristan sözde Türk siyasi hareketi HÖH ve başındaki zat ile ilgili söylemlerimiz ne yazık ki Rus Türk uçak krizi ile tüm kesimlerce de anlaşılmıştır. Bu bir vakıadır, tespittir ve gerçektir. Güneş balçık ile sıvanmaz. Biz Bul-Türk olarak gelinen bu durumdan hoşnut değiliz ve biz de çok üzüntülüyüz. Ancak bu yaşanan gerçeği değiştirmez. Bizim Bulgaristan Türk’leri olarak düşünmemiz gereken, bundan sonrası içindir.

Ancak görüyoruz ki, Geçmişten ders almak yerine, devr-i alemlerini tamamlamış ve geçmişlerinde kendi iradi ve düşüncelerini bile uygulayamamış ve en kötüsü HÖH partisinin başından kovulmuş bir başka eskinin peşinden gitmeyi siyaset zannetmek daha vahim bir hatadır.

Allah aşkınıza artık gücünüzün farkına varın.

Siyasette yeni söylemler ve dürüst gençlerle hareket etmek çok mu zor? Biz Bul-Türk olarak kuvvetle inanıyoruz ve biliyoruz ki, Bulgaristan Türk’lerinin içinde milli ve dürüst fikirde olan çok toplum önderlerimiz ve siyaset erbaplarımız çıkacaktır.

Yarın yine bu ikazlarımıza rağmen, eyvah çok zaman kaybettik ve pişmanız ve ya keşke gibi sözleri duymak istemiyoruz.

Bul-Türk olarak bu vesileyle tarihe yeni bir not daha düşmek isteriz. Bu konuda Türkiye Cumhuriyetini yönetenleri de ayrıca ve hasseten uyarmak isteriz. Yeni kurulması düşünülen Lütfü Mestan önderliğindeki siyasi hareket, aynıyla vakidir ve eskisini aratmayacaktır. Bir başka deyişle, HÖH siyasi hareketinin benzeri olacaktır.

Bul-Türk olarak her şart ve kiminle olursa olsun, insanlarımızın geleceği için görüşürüz. Bunun için baldıran zehir de olsa içeriz. Belki bunları yaparken hatalarımız da olabilir. Ancak artık birilerinin hatalar yapıyor olsa da bir şeyler yapması gerekli. Bizler bu riskleri şimdiye kadar aldık, bundan sonrası içinde almaya hazırız.

Şimdiye kadar yaptığımız faaliyetler, kurum söylemlerimiz ve en nihayet Bul-Türk olarak tüm açıklığımızla ortadayız. Üzgünüz ama ikaz mahiyetinde söylediklerimizin tamamı gerçek oldu.

Evet aziz soydaşlarımız ve soydaşlarımız adına hareket eden kişi kurum ve kuruluşlar, söz sırası BUL-TÜRK teşkilatındadır.

Bizler her hangi bir kişisel ikbal peşinde değiliz. Bu sözümüze gerekçe mi istiyorsunuz; Teşkilatlarımızın geçmişi ve bu gününe bakın, ulufeler dağıtılırken bizler yanlışı söyledik ve akçeli işlere bulaşmadık. Bul-Türk olarak faaliyetlerimizi çok zor şartlarda ve inançlarımızla devam ettiriyoruz. İşte onun için sözlerimiz geç anlaşılıyor.

İşte bu ahval ve şerait içinde, bu dava ile hem hal olmuş hangi kurum ve kişi varsa gerek davet edilmemiz ve gerekse ziyaret maksatlı iştiraklerimiz olmuştur ve olacaktır. Önemli olan iradi olarak, ilkelerimizin her şart ve zeminde sergileniyor olmasıdır.

Bunun içindir ki, ön yargısız ve davetli olarak ziyaret ettiğimiz Bal-Göç derneğinin, ziyaretimiz sonrası yaptığı açıklama yazısı bu davaya gönül verenleri üzmüştür. Çünkü, açıklama yazısının ne manada ve ne maksatla kaleme alındığı anlaşılamamış olmakla birlikte, Bul-Türk derneğinin ziyaretinden mi rahatsız olunmuştur ve ya başkaca bir neden mi vardır? Zira, apar topar yapılan açıklama ne yazık ki bizim de cevap verme ihtiyacımızı doğurmuştur.

Ziyaret sırasında hem mevcut Bulgaristan’daki Türk siyaseti, toplumumuza ait biriken sorunlar hem de ortak bir akılla gözle görünür ve tabiatıyla şahsi olarak Ahmet Doğan adı zikredilerek yaptığı hatalar da detaylı bir biçimde görüşülüp konuşulmuştur. Bu zatın sadece Bulgaristan Türk’lerine değil, tüm bölgeye zarar verdiği gerçeği vurgulanmış ve çözüm önerileri arayışları da karşılıklı olarak konuşulmuştur.

Bu ziyaret sonrasında Bul-Türk olarak ziyareti tanımlayıcı bir yazı kaleme alınmış ve yazının içeriğinde bizi heyecanlandıran en azından bu konulardaki karşılıklı iş birliği ifadelerinin bulunuyor olmasının, Bul-Türk üyeleri ve tüm toplumumuzla paylaşılarak gönüllere su serpilmesini amaçladık. Yanlış anlamalara meydan verecek açıklamalardan her kesimin imtina etmesinin gereğini bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istedik.

Kaldı ki, sivil toplum kuruluşlarının asıl görevleri, siyasete akıl üretmektir. Toplumunun sorunlarını dile getirmektir. Gerekiyorsa tenkitlerini en şiddetli biçimde yapmaktır.

Çünkü kamu adına bu toplumsal hareketleri yönetiyoruz. İşte tam bu noktada şahsi ihtiras ve ikballerini bir kenara koyamayan ve ya koymayanlar ise bu görevlerden ayrılmalı ve ya ayırılmalı. Topluma verdikleri zararların hesabı da sorulmalıdır.

Artık bu durumlar ortadayken yapmamız gereken, bu konudaki tüm akılları toplayıp belirli bir ortak aklı bulma konusunda hiç vakit kaybetmeden ön yargısız çalışmalara başlamak olmalıdır.

Özellikle Bal-Göç gibi büyük kuruluşların bu önderliği yapacağı konusundaki iyi niyetimizi koruyup, kamuoyumuzla paylaşıyoruz.

Reklamlar