AB üye ülkelerinin devlet ve hükümet liderlerinin Brüksel’deki zirve toplantısından bir gün önce Avrupa komisyonu, 160 bin mülteci kotasının uygulanmaya başlanması gerektiğini hatırlattı. Avrupa Konseyi’nin bugünkü oturumunda göç, öncelikli ve ağırlıklı konu olacaktır. Bunun yanı sıra İngiltere’nin AB’de kalması için referandum ve iklim değişiklikleri de görüşülecektir.

Mülteci dalgası konusu ve bunun AB’deki iş gücü piyasasına etkisi, Başbakan Yardımcısı ve Çalışma ve Sosyal politika Bakanı İvaylo Kalfin’in önerisi üzerine AB Konseyi’nin Lüksemburg’daki gündemindeydi. Ayrı ayrı AB üye ülkeleri, bu sorunla başa çıkmak için farklı yöntemler uyguluyor.

İvaylo KALFİN ; “Şu an Avrupa dev bir insan kaçakçılığı işini teşvik ediyor. Bu insanların, Suriye sınırından Avrupa’ya kadar gelmesi için kişi başına binlerce dolar harcıyor, binlerce kilometrelik bir mesafe kat ediyor, bazıları Akdeniz’de veya yolda bir yerde hayatını bile kaybediyor. Tüm bunlar da, insan kaçakçılığı “endüstrisinin” cebine giriyor. Avrupa’nın yaklaşımı başka olmalıdır – o kadar insan için imkanımız var demeliyiz, Suriye sınırlarında bulunan kamplara gidiyoruz ve orada AB’nin belirlediği kriterlere göre hangi insanlara Avrupa’da iltica sağlanacağını söylüyoruz. Oysa şimdi olağanüstü bir durumla karşı karşıyayız. Belli ki sıradan önlemlerle çalışılamaz. Dublin Anlaşması saçmadır. Buna göre mülteci, girdiği ülkede kalmalıdır. Macaristan’a günde 10 bin kişi giriyordu. Bu insanlar nerede kalsın? Schengen Anlaşması’na göre kriz durumunda sınır kontrolü için ayrı noktalar yürürlüğe getirilmesine izin veriliyor. Eğer bu kriz durumu değilse, kriz nedir bilmiyoruz. İltica adaylarının gelebildiği bir ülkeler listesi gereklidir. Eurostat’ın verilerine göre mültecilerin ancak yaklaşık üçte biri Suriyelidir. Bu grupta Ruslar, Ukraynalılar, Kosovalılar, Arnavutlar var. Hatta bazı yerlerde Bulgaristan’dan Roman asıllı vatandaşların kendilerini Suriye olarak tanıtarak İsviçre’ye gittiğini bile okudum. Yani Avrupa’nın bu kriz durumlarında yardım edebildiği ülkeleri belirlemelidir”

İvaylo Kalfin’in açıklamasına göre AB Konseyi’nin Lüksemburg’daki toplantısında Avro bölgesindeki ülkelerin bakanları ile geri kalan ülkelerin bakanları arasında dışlanmaları ve önemli kararların alınmasında gruplara ayrılmaları yüzünden bir çatışma ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Avro bölgesi dışında bulunan ülkelerin bakanları, ikiye ayrılmış bir Avrupa’ya karşı sert bir protesto mektubu yazmıştır.

Reklamlar