levent1 Levent RASİM
Konu:  Cumhurbaşkanı seçim tekerleği döndü.

             Büyükler henüz karar veremedi

             Milliyetçiler birleşti

             Son söz Müslüman ve yoksul seçmende

Sofya parlamentosu olağan genel Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçiminin 6 Kasım 2016 Pazar günü yapılmasını onayladı. Seçimler bütün Bulgaristan’da ve Türkiye Cumhuriyetinde 39 seçim sandığında, Bulgaristan vatandaşlarının kaldığı Avrupa Birliği ülkelerinde, Birleşim Amerika, Kanada, Avustralya’da ve tüm devletlerdeki Bulgar Konsolosluklarında ve açık denizlerdeki gemilerde yapılacak.

Birisinin gitme yenisinin gelme zamanı:

2011’de seçilen ve 22 Ocak 2012’de göreve başlayan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev’in görev süresi 2016’da doldu. O, Bulgaristanlı Türk Müslümanların ve soydaşların da oylarıyla seçilmişti. Son 5 yılda iş reformcu siyasetten yana tutum aldı. Sivil toplum örgütlerinin totaliter-komünist kalıtın sökülmesi, adalet, sağlık ve eğitim başta olmak üzere sosyal yaşamda derin dönüşüm isteklerini destekledi. İşsizlere el uzatan ve sosyal yoksulluğu hafifletmeyi amaçlayan siyaset çizgisinde taraf oldu. O, onun döneminde Bulgaristan’da kabaran ve sağ ve sol cephede örgütlenip meclise ve siyasete giren milliyetçiliği kınadı. Etnik azınlıklardan, onların dil, din ve özgün kültür haklarının verilmesinden, devlet imkânlarından daha geniş desteklenmelerinden yana tavır aldı.  Sol kanattan Moskofçu “Ataka” ile sağ siyasi kanata yerleşen sözde “Yurtsever Cephe” (PF) ve Makedon İç Devrim Hareketi (VMRO) partilerinin Türkiye’deki soydaşlarımızın genel seçimlere karılmasın kısıtlama getiren yasa değişikliklerine karşı çıktı, veto hakkını kullandı.

Plevneliev,  kendini aratabilir:

Dış siyasette o, Avrupa ve Atlantikçi siyaset çizgisini destekledi. Bulgaristan’ın yerinin Batı Blok’unda olduğunu savundu.  Rusya Federasyonu’nun Kırım’ı ilhak etmesini ve Doğu Ukrayna’yı işgalini defalarca kınarken, Karadeniz üzerinden Bulgaristan’a karşı süren gece uçak akınlarının ve siber saldırıların durdurulmasını istedi. Başkomutanlığı süresinde NATO ile bağlarımız güçlendi. Birleşik Amerika bizde birkaç talim merkezi, uçak alanı ve savunma üssü kurdu. O, Balkanlarda daha koordineli bir Avrupa ve Atlantik siyasetinden yana çıkarken, Türkiye ile sığınmacılar konusu da dahil, daha sıkı ve karşılıklı yararlı işbirliğinden yana tutum aldı.

6 Kasımda Bulgaristan’ın Batı’dan yana kararlı, Rusya ile dengeli ve diğer komşu ülkelerle barışçı, işbirlikçi, güvenlik ve refah sağlayacak, huzurlu bir siyaset için oy vermeye gideceğiz. Bulgaristan’da 1913’ten başlayarak hiçbir önemli siyaset ve devlet yöneticisi Müslüman Türk seçmen oyunu alamadan seçilemedi. 6 Kasım 2016 günü ve ikinci tura (balotaja) gidilirse yine bizim oylarımızın belirleyici olması en samimi dileğimizdir.

Henüz halka sunulan bir program yok:

Seçime 3 ay var. Biz, Deliormanlı seçmenler öncelikle adayların 5 yıllık programlarını görmek, görüşmeler düzenleyerek tartışmak, istediğimiz adayları bölgemize davet edip meydan mitinglerinde kendilerini dinlemek istiyoruz. Dünya değişiyor. Avrupa derin ekonomik ve mali bunalıma paralel parçalanıyor. İngiltere AB’den koptu. Daha önce görülmemiş bir savaş kaçakları ve sığınmacı seli beraberinde terör olaylarını tırmandırdı. Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’dan akan sığınmacıların sorunları çözüm beklerken,  20. yüzyılın ortalarında emperyalizmin sömürge sisteminden çözülmesiyle Batı Avrupa’ya yerleşen mültecilerin sisteme adapte olamadığı da ortaya çıktı. Terör faillerinin onlar olduğu gün gibi ortadadır. Fransa’daki kanlı olayların 20–30 yıllık geçmişi var. Öçken sosyal sisteme, insan hakları ihlallerine tepkiler artıyor. Bütün bunlar arpa buğday orağını tamamlayan, karpuz işlerine geçen Deliorman’dan Batı Avrupa ülkelerine işe giden kardeşlerimizin boş elle geri gelmesine neden oluyor. Sığınmacılar iş seçmeden boğaz tokluğuna çalışmaya razı olduklarından, bizimkilere sigortalı iş bulup çalışmak imkânsız oldu. Bu bakıma fazla iş gücünün istihdamı açısından bizim için AB üyeliği anlamsızlaştı.

Türkiye’de çalışanlarımız giderek artıyor.

Seçimlerden beklediğimiz, ekonomik ve sosyal sorunları çözecek, daha iyi bir hayat ortamı yaratma davasına öncülük edecek birini etmektir. Bizde Cumhurbaşkanının her işe karışma ve her konuda son imzayı atma gibi bir işlevi de yok.  Hiçbir şey yapılmıyor diyemem. Köyler arası ve köy kent arası bazı yollar asfaltlandı. Japonya’dan gelip bizde sanayi tesisi kuran yatırımcılar aramıza girdiler. Türkiye’den gelen ve sayıları artık 100 bini bulan iş adamı da bize istihdam sağlamaya çalışıyor. Ekonomi Bakanı Lukarski, verdiği son demeçte, Türk sermayesinin Bulgaristan kapısını giderek daha güçlü çaldığını belirtti. Trakya’da dünyanın en büyük hava limanın kurulması, Marmara ile Karadeniz’i birbirine bağlayacak kanalın açılması, İstanbul ile Edirne arasında mesafeyi kısaltan hızlı trenlerin mekik dokuması gibi olaylardan direk etkileniyoruz. Yaşanan 15 Temmuz olayları Türk halkının Büyük Türkiye sevdasından asla caymayacağını doğruladı.  Biz, Deliormanlı Bulgaristan Türkleri etkisi çemberinde bulunduğumuz Büyük Türkiye atılımıyla çok sıkı bir işbirliği dönemine girileceğine inanıyoruz. Etnik milliyetçilik yapmayan Türkiye devleti kültürel zenginliğiyle Balkan halklarına gönül ferahlığı veriyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimi işte böyle bir ortamda yapılacak.

Bizde ardında güçlü bir siyasi parti olmayan hiçbir aday şimdiye kadar seçim kazanamamıştır. İki, şu dönemde Bulgaristan toplumu çok parçalanmış, yakında birleşebilecek durumda değildir. Bölünme sağ ve sol kanat olup, bir de cepheler içi ufalanma var. Siyasi arenadaki 400 partiden sekizi meclistedir.

Üç, ne sol ne de sağ kanatta Cumhurbaşkanlığı seçimlerini tek başına kazanabilecek siyasi kişilik yoktur. İlave edeyim, sol cephe oluşturmak isteyen ama yerinde sayan Sosyalist Parti (BSP), ABV ve “21. Yüzyıl” partileri ile anlaşabilirse 15 Ağustosta ortak aday açıklayacaklarını duyurdu. İktidar partisi -Bulgaristan’ın Avrupa Gelişimi için Vatandaşlar (GERB) adayını 1 Eylül’den önce açıklamak istemiyor.

Seçmenin farklı bir sima arıyor:

29 Temmuzda meclis seçim gününü oylarken yerli sosyolojik ajanslar “Kim Cumhurbaşkanı Olsun!” anket sonuçlarını açıklandı.

Başbakan B.Borisov’a seçmenin % 35’i “evet” derken % 52’si “hayır” dedi.

Sosyalist Parti lideri Bayan K. Ninova ise % 18 “evet”,  % 65’de “hayır” oy aldı.

Daha önce yapılan bir ankette ise, “21. Yüzyıl” partisi Başkanı Bayan T. Donçeva Borisov’tan sonra ikinci sırada yer aldı.

Seçime giderken siyasi gelişmelerde STK’ların rolü arttı.

20 yıldan beri TV’de Şovmen olan Slavi Trifonov bu seçimlerle birlikte bir de referandum yapılması için 700 bin imza toplamıştı. O, şimdiki Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte yapılacak olan bu halk oylamasına 6 konu getirdi. Bunların üçünü Anayasa’ya aykırı bulan Plevneliev, Yüksek Temyiz Mahkemesine (YTM) başvurdu. Üç soru için oy verilmesine hayır diyen mahkeme, üçüne de olumlu yanıt verdi.

Halkın istediği, fakat YTM’nin onaylamadığı 3 soru şudur:

  • Milletvekili sayısının 240’tan 120’te indirilmesi;
  • Seçimlerin elektronik yapılması;
  • İç İşleri Bakanlığı il müdürleri ile İç İşleri Bakanlığı İş Amirliklerine bağlı Belediye komiserlerinin majoriter seçimle oyların çoğunu alarak 2 turda seçilmeleri.

700 bin imza atan vatandaşlar bu isteklerin ülkenin demokratikleşmesi, totaliter sistemin sökülmesi yolunda önemli adımlar olacağı görüşünü savundu.

6 Kasımda, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte yapılacak seçimde şu 3 soruya cevap aranacaktır:

1) Milletvekillerinin yalnız majoriter seçim sistemine göre yani 2 turda oyların çoğunu alan seçilir usulüyle seçilmesini destekliyor musunuz? Bu isteğin anlamı seçimlerde parti listesi olmamasıdır. Halkın yukarıdan dayatılan adaylara oy vermeye zorlanmasına son verilmesidir.

2) Seçim ve referandumlarda oy kullanmanın zorunlu olması isteğini destekliyor musunuz?

3) Politik parti ve koalisyonlara devlet yardımlarının alınan oya karşı 1 (bir) leva olmasını destekliyor musunuz?

Bu isteklerin onaylanması için Slavi Trifonov ve arkadaşlarının seçimden önce Sofya’da “Kartal Köprü” kavşağında 1 milyon vatandaşın katılacağı bir miting düzenleyeceği duyuruldu.

Bulgaristan’da 20 yıldan beri meclise çöreklenmiş totaliter kalıtların işgal ettikleri sandalyelerden kovulması yolunun açılmasında çok önemli bir adım olan STK çalışmaları büyük baskı altında güç topluyor. Bu isteklerin encümenliklerimiz, öğretmen ve sanat derneklerimiz, kooperatiflerimiz ve Türkiye Cumhuriyeti de soydaş STK örgütleri tarafından desteklenmesi zamanı gelmiştir.

Bu işin içindeki kavgada ve şu yazımı yazarken, aklı meşgul eden bir dörtlük var:

Alçaklara kar yağıyor

Üşümedin mi?

Sen bu işin sonunu

Düşünmedin mi?

Bulgaristan’da şu dönem verdiğimiz mücadele olağanüstü sert şartlarda yol alıyor.

Milliyetçi, ırkçı kesim anti-İslam temelinde birleşti.

Seçim günü açıklanır açıklanmaz Milliyetçi ırkçı grup ile Reformcu Grup acele edip adaylarını ilan etti. Milliyetçi Irkçı Grupta aşırı soldan (Ataka) partisi ile aralarında eski seçim ortaklığı da olan Makedon İç Devrim Örgütü (VMRO) ve güya “Yurtsever Cephe” (PF) ırkçı sağ oluşum olarak bir seçim cephesi kurdu. Kimse anlaşabileceklerini düşünmemişti. 5 Yıldan beri aralarında kıyasıya kavga vardı. Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanan isim, VMRO Başkanı Krasimir Karakaçanov – totaliter komünist sivil polisin Komünist Partisi ve gizli servis “DS” arasındaki kaynaşma köprüsü olan “Altıncı Şube” adlı faşizan oluşumun ajanı olduğu açıklandı. Karakaçanov Bulgar milliyetçiliğin sivri uçlarından biridir. Türk ve İslam düşmanlığında sınır tanımaz.

Bu noktada yürürlükteki Anayasa totaliter-komünist rejimin kanlı cinayetlerine katılmış hain ve ajanların devlet görevlerine yükselmesine izin vermemelidir. Fakat Karakaçanov bugün de meclis başkan yardımcısıdır. O,  Bulgaristan’da aşırı milliyetçiliğin, ırkçı kesimin teorisyeni ve başıdır. Yıllardan beri,  camilerimize ve dini geleneklerimize karşı arasız saldırı siyaseti kışkırtandır. Anadilimizin devlet okullarında zorunlu dil olarak okutulmasına, özgün kültürümüzün gelişmesinin engellenmesine, seçim kampanyalarında Türkçe yasağı ve para cezası getirilmesine önayak olan kişidir. Şimdi camilerimizde mikrofon ve hoparlör kullanılmasını,  camide Türkçe konuşulmasını yasak getirme isteyendir. O, aynı zamanda genel seçimlere serbestçe katılmamızı engelleyen, Türkiye Cumhuriyeti’de sandık sayısının 136’dan 39’a indiren yasayı hazırlayan ve iki defa seçime katılmayanların vatandaşlıktan atılmasını isteyen ve ellerinden Bulgar kimlik ve pasaportlarının alınmasını ve emekli maaşlarının kesilmesinde direnendir. Seçilmesi hayatımızı karartabilir.

Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan sınırına gerilen 3 metre yüksek,  beş katlı tel örgünün 10’ar metre arayla 3 kat olmasında direnen, bu iş için Avrupa Birliğinden ödenek talep eden de odur. Bulgaristan’a sığınmacılara, savaş kaçağı girmesini yasaklamaya çalışırken, İslam düşmanlığı körükleyen milliyetçi da kendisidir. Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak ise, “Ataka” partisi şefi Volen Siderov holiganlıktan yargılanırken savunmasını yapan av. Yavor Nonev’i aday gösterildi. 26 yıldan beri sis perdesi ardına gizlenen Bulgar milliyetçileri artık sahneye çıktı ve iktidar katlarına uzanıyorlar. Dikkat edelim. İsimlerimizi değiştiren toplumsal damar budur.

Reformcu Blok’ta durum henüz kesinleşmedi:

Merkez sağda 5 siyasi parti ve hareketin birleşmesinden oluşan Reformcu Blok (RB) Cumhurbaşkanı seçimine merkez sağcı kendi adayı ile girmeye karar verdi. Olayı yakından izlemek isteyenler için, 5 partinin çıkardığı ön liste şudur:

  • Vatandaş Komitesi, GEERB partisinin eski Enerji Bakanı Trayço Traykov’u Cumhurbaşkanı adayı, Grozdan Karacov’u da Başkan Yardımcılığına adayı gösterdi;
  • Yeni Bulgar Demokrasisi, Simeon partisinden eski meclis başkanı Prof. Ognyan Gercikov’u Cumhurbaşkanı adayı, istihbarat örgütü “DS” eski şefi Dimo Gyavurov’u da Başkan Yardımcılığına adayı gösterdi;
  • Bulgaristan Vatandaşları, bir grup entelektüelin adayı olan Prof. Velislav Minekov’u desteklediğini açıkladı.
  • Bulgaristan Çiftçi Halk Birliği (BZNS) Bulgaristan’ın NATO temsilcisi olan Gen. Sıbi Sıbev’e “evet”
  • Özgürlük ve Demokrasi adıyla bilinen Kasım Dal Partisi de, Başkan Korman İsmailov’u aday gösterdi.

Bu adayların hiç biri kesin değildir, çünkü Refomcu Blok tek aday üzerinde anlaşma sürecinde tartışmalara devam ediyor. Anlaşılan bu defa Kasım Dal partisi cumhurbaşkanı seçimine kendi adayı ile katılmayacaktır.

Müslüman Türkler karar vermek üzere:

Yüne 29 Temmuz günü Bulgaristan Yüksek Temyiz Mahkemesi Sorumluluk, Özgürlük ve Tolerans İçin Demokrasi kısa adı DOST partisine Anayasa ve yasalara uygun bir Bulgar partisi dedi. Kayıt yaptırma hakkı tanıdı. Böylece, 17 Aralık 2015’te başlayan siyası gerginlik aşıldı. Sofya Şehir Mahkemesinin ihtimaller sayıklayarak verdiği kararı Yüksek Mahkeme asılsız ve gerekçesiz buldu ve kabul etmedi.

Şimdi önümüze, daha önce meydana gelip önümüze dikilmemiş bir durum “ben buyum” deyip geldi dikildi. 710 binimiz Türkiye Cumhuriyeti’de, büyük bölümümüz Almanya, İspanya, İngiltere, Hollanda, Birleşik, Amerika, Kanada ve Avustralya’ya dağılmışız. Bu yetmezmiş gibi, bir de memlekette, hem de sözde aynı dava uğrunda olup, Doğancı, Mestancı, Kormancı diye üçe ayrılmış bulunuyoruz.

Konmancılardan yani Kasım Dalcılar’dan başlayarak açarsak bohçayı,  onların koalisyon ortağı ve en yakın dostları olan Güçlü Bulgaristan Partisi Başkanı Radan Kınev’in  16 Temmuz 2016 sabahı “Türkiye’de askeri darbe oldu, soydaşların seçime katılması yasaklanmalı, meclisi hemen toplayalım” dediğini unutmamak gerekir.

Şahsen bana sorarsanız, Hak ve Özgürlükler Partisinden  (HÖH-DPS) “dosyacıların yanında işimiz olmaz” gerekçesiyle ayrılan bu iki siyasetçi, aslında Türk topluluğu arasında inandırıcı tavır alamadı. Kiminle konuşsak, “ajan olmayan adama Bulgaristan’da parti kurdurmazlar” diyor ve kestirip atıyor.

Bir de son izlenimlere bakıldığında, bu sene “iftar sofrası açamayan”, “yağmur duasına” katılmayan, camiye girip çıkmayan, fitre vermeyen, meclise yan gelmiş  susarken, Türkçe konuşanı cezalandıran kanun teklifine bile isyan etmeyen bu parti suyunu tamamen çekti gibi.

Bilirsiniz, bir fidan dikilirken bir kofa su dökülür.

Bu köklen suyudur. Anlaşılan suyun döküldüğü yerde boşluk ve çukur varmış ki, işe yaramadı. Kasım “Opel Jeep” le hava atarken, Korman doğru dürüst bir araca bile binemedi.

Türkiye halkının, sivil toplum örgütleri ve tüm göçmen ordusuyla birlikte Başkomutan çağrısına uyarak karşı darbeyi suya düşürdüğü o tarih yazan geceden sonra Bulgar “BTV” davet edilen K. Dal, “Biz, L. Mestanla yani DOST partisiyle seçim ortaklığı yapmayız, o bir ajan” sözlerini kullandı ki, karşımızda yıllardır selamlaşmayan azılı ırkçıların bize karşı kurduğu cephe gözünü çıkaracak. Seçim koalisyonunda buluşamayan siyasetçiler 21. yüzyılda siyaset yapamaz…

DOST partisine gelince siyasi pozisyon bekliyoruz.

Önce şu iyi bilinmeli ki, oylar HÖH-DPS’den DOST partisine kendiliğinden akmayacaktır. HÖH yönetiminin yerli örgütlerdeki 260 görevli ajanı gece gündüz savaşım veriyor. Köy köy sarıca arı gibi dolaşıyorlar.

Her oy için mücadele sanki başladı.

Halk onlardan yüz çevirmiş olsa da, yüzlerine yeni maske takmışlar yağlı ballı konuşuyor, kimseye kahve çay ödetmiyorlar.

Karma bölgelerde HÖH’ün saçtığı tohumların hepsi çürüdü demek zor. Türkiye’deki soydaşlarımızın, hele 15 Temmuz uyanışından, hele Bursa’daki FETÖ’cü HÖH’çü tabakanın temizlenmesinden sonra durum değişmelidir. Bulgaristanlı Türklerin FETÖ baskısından kurtulmasını bekliyoruz. A. Doğancı bir siyasi tavır savunan “Bulgaristan Zaman” yayınlarının 6 Kasıma kadar kapatılmasını ve yerine daha objektif bir tavır alan yayınları bekliyoruz. HÖH artık Türkiye’den oy alamaz diyenler burada da çok kalabalık. Yeni Başkan Mustafa Karadayı Türklük bayrağı dalgalandırabilecek bir lider vasıfları taşımıyor. Türk halkı kendine tepeden bakan kimseye oy vermez. Türklerle bir iki yemek yemek Türk kültürüne sahip olmak için yeterli olamaz.

Şu da var. DOST partisinde en özlü, en derin düşünceli ve siyasi olgunluk sergileyen kişilik olarak Başkan Yardımcısı Prof. Mariyana Georgieva’yı görebiliyoruz.

Başkan Yardımcılığına soyunmuş olan Şabanali Ahmet gibi “siyasetçilerin” – havanda su dövdüğü ortada. Bu tiplerin, A.Doğan sürüsünden geldiği için, havada yağmur yakacak yüreklilikle halk alevini büyük ateşte toplayabileceğine inanmıyoruz.

Çöküşümüzü, HÖH idesini, “Bulgar Etnik Modelini” hainler mezarlığına gömecek çok güçlü kişiliklerin halk karşısına çıkması gerek. Kürsüden, yeri göğü inleten gerçek sel halinde akmalıdır. Üç koyun güttüm, masalını anlatanlardan aç, susamış ve suskun halkımızı yönlendirecek, yönetecek çoban çıkmaz.

Bulgaristan Türk aydınları arasından, halk davamız, kimlik davamız, var olma atılımlarımız uğruna can vermeye hazır genç lider adayları görmek istiyoruz. Tüm aydınlar seferber edilmelidir! Düne kadar hain başı Ahmet Doğan’a çanak açanlara hiçbir kimse inanmaz. Bu durumun aşılabilmesi için güçlü bir otoriteye gerek var. Parti kurmak bir şey değil. Üç beş verirsin, bir iki el öpersin, biraz da vaatte bulununca olur biter. Önemli olan kurulan partiyi siyasi mücadele arenasına taşımak. Particilik kör sofra başında sohbet edip uyumak değildir.  Zaferden zafere koşmak! Beklenen budur.

Türkiye’deki çalışmalara gelince:

Son dönemde Bursa’da işitilen şudur: “Üflediler söndük, üflediler parladık!” FETÖ’cü ve HÖH’çü siyaset çizgisinden kopamayanlar tavsiye edilmeli ve kitle yeni motorla takviye edilip harekete geçirilmelidir. Biz, bugüne kadar Bursa’da işlerin neden girmediğini biliyorduk. Bursa çok küçük hesaplar peşindeydi. İnsanlarımıza kırıntı toplattı.

Osmanlı zamanında topladığı vergileri götürüp hazineye teslim etmeyen ve sonra göç edip çok zengin olanlar değildi mi, 1989’dan sonra gidenlere tütün ektirip parasını ödemeyenler!? A. Doğanla birlik olup “Philp Morris”ten “Cebel Basma Türün” paralarını İsviçre Bankalarına faize yatıran ve sonra çözmeyelim faizinden zarar ederiz kafasıyla insanlarımızı aç bırakan, hamile gelinlerin kara asfalt üzerinde yatarak grev yapmasına neden olan onlar değimlidir.

Uzatmayalım. Gökyüzü en kara bulutlarla kaplı olduğunda bile, güneş bir gün değil her gün doğdu. Bulgaristan dolayında, yorgun ve yoksul insanlarımız etrafında dönen tüm dolapları biliyoruz. İşler yoluna girmez ve Bursalı kardeşlerimiz şekerlemeden uyanamazsa, öyle bir patırtı kopacak ki, 15 Temmuz gecesi gibi hepsi birer birer sokağa fırlayacaktır.

Bulgaristan Türklüğü ateşinin kendiliğinden alevlenme zamanı çoktan gelmiştir. Bu önce Bursalılar için de geçerlidir…

İstanbul’da BULTÜRK Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği meydanlardadır. Halk etkinliklerinde gece gündüz İstanbul’da başı çekiyor. Gerçekleri halka aşılamak için toplantıdan toplantıya koşuyor. Sağ olsun Başkanımız Rafet Ulutürk’ün bayrak elinden düşmüyor.

BGSAM Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi de Bulgaristan’daki seçmenle Türkiye Cumhuriyetindeki soydaş seçmeni bir sandıkta buluşturma çalışmalarına yoğunluk kazandırıyor.

Bursa’daki yeni durumda HÖH partisinden tamamen kopma çalışmaları yeni bir aşamaya taşınmalıdır. Bulgaristan’da hak ve özgürlüklerimiz için tek yürek oluşturmalıyız. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir provadır, en az 600 bin oyla milliyetçi cepheyi ve solcuları daha ilk turda sollamak zorundayız.

Sözlerimiz Ankara, İzmir ve İzmit için de geçerlidir. Türkiye’deki 710 bin seçmenden en az 400 bin oy alındığı halde biz ikinci Turda Cumhurbaşkanı Yardımcısı görevine talep olabiliriz. En az 1000 (bin) otobüsle Kapı Kuleye yığılıp gücümüzü yalnız Sofiya makamlarına değil, tüm AP yönetimine göstermeli ve haklarımızı fitil fitil söküp almalıyız.

A. Doğan yönetimini çöp sandığına atmak için biz Slavi Trifonov’un majoriter seçim sistemi halk oylamasına da oy verelim.

Bu seçimde hayatımızı değiştirecek oyun kurmalıyız.

Birlikte olmalıyız. Bir yandan L. Mestan geniş kapsamlı ve aydınları kucaklayacak seçim ekibi hazırlarken,  köy ve kentlerde yeni bir meşale yakmak zorundayız. Biz birleşmeden, buluşmadan, kenetlenmeden, Çingeneler ve Pomaklar peşimizden gelmez.

6 Kasımda kesin kararlı sandık başına!

Kalın sağlıcakla, Devam edeceğiz.

Reklamlar