Rafet ULUTÜRK

Tarih: 2 Nisan 2017

Konu: Kötü çamurla sağlam sıva olmaz.

 

Her şeye rağmen umudu yitirmemek canlı tutmak gerek.

1989’da ilk kez Bulgaristan Türkleri ilk kez bir renk armonisi oluşturmuştuk.

Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde ilk bayrağı dalgalandırmış, direniş alayları düşmüş ve varlığımızı ebedileştirmiştik. İsyan eden, devrim yapan, diğer halklara öncülük edenlerin tarihten silinmesi olanaksızdır.

Bu seçimlerde Bulgaristan’a insanlarımızı yarı yolda indiren, garlarda rezil eden 200 otobüs yerine 50’şer vagonlu 20 trenle gönderemezmiydik. Vagonların içinde davullu zurnalı seçim şenliği yaşansaydı. Tarih yazan bir olay olurdu.

Olaylar başladığında, Bulgaristan’ı ve Bulgaristan Türklerinin ruh halini tanımayan, gönül dünyamızdan çok uzak, kendini beğenmiş bir aracının ya da birden bire ortaya çıkan daha önce kimsenin görmediği temsilcilerin neden olduğu trajik olayları yaşamaya bilirdik.

En az 200 bin soydaşımızın adres kayıtları olduğu köy ve kasabalarda oyunu kullanmasına o zaman hiç kimse engel olamazdı…

Çok yazık oldu, yıldız gibi parlamak isteyenler, hiçbir konuda oyun kurucu olamadılar.

Yerli oyun kurucularla da temas kuramadılar. Unutmayalım her neslin kendi önderi, ruhu, kanatları ve uçma alanı vardır. Bunun için biz orta nesil her şeye rağmen umudu yitirmemek canlı tutmak zorundayız.

 

Seçimler geçti. Vaat edenler şimdi sıçan deliğine saklandılar.

Hesap vermesi gerekenleri bulmak imkânsız! Yazan kalemler tükendi.

İlham kaynakları karardı. Seçimden sonra kurban arayan bizim bunarlardaki sülükler, bir yere yapışıp yeni seçimlere kadar gölgede kalmaya çalışıyorlar.

Son seçimler arasında, Bulgar ve hapislerinde çeken Silistreli Sunay Remzi ve Burgaslı Sunay Yeni Mehmedov’a ve diğer genç kardeşlerimize hayallerimizin kanatlarıyla hadi gelin artık aramıza çarşısında bulunuyoruz.

 

27 yıldan beri kaynayan fakat demokrasi istemlerine göre bir türlü pişmeyen Bulgar toplumu son seçimle değişmedi, eski durum korundu yani siyasi bunalım aşılamadı, meclis bileşiminde köklü bir değişiklik sağlanamadığı için yeni hükümetin kurulması da çözümü zor bir ödev oldu.

 

26 Mart seçimleri, günümüz Bulgaristan kentlerinde devlet ve kamu yaşamında iş başında olan 300 – 500 bin oyu çöpe atarak, sağcı girişimci enerji şarj eden “Yeni Cumhuriyet”, “Evet Bulgaristan” ve “Reformcu Blok” gibi partileri yasama ve yürütme dışı bırakıyordu.

Önemle belirtilmesi gereken bir husus da, Türkiye’de yaşayan ve oy hakkı olan 550 bin soydaşımızdan ancak 30 bini oyunu kullanabilmiş ve Bulgaristan’ın geleceği konusunda söz söylemiş olmuştu.

73 ülkede oy kullanıldı diyen Merkez Seçim Komisyonu, 2 000 000 (iki milyon) gurbetçimizden ancak 30 bin (otuz bin) oy geldi, “çok acıklı, çök üzücü” diyemedi. Çeyrek asır Bulgaristan dışında yaşayan ve Bulgaristan dönüşür umudunu iyice yitiren sıladaki seçmen, umudunu çoktan gömmüştür.

 

Soya Dönüş” döneminde 47 şehidimizi bıraktığımız, 500 000 (beş yüz binimizin) birden kovulduğumuz, öz vatanımız Bulgaristan’da 1984–89 döneminde yaşlılarımıza kan kusturanların bu defa aynı hırs ve öfkeyle saldırıya geçmesi hepimizi düşündürdü.

Kapitan Andreovo” sınır kapısında sergilenen eşeklik, dünya önündeki iğrençlik – ırkçıların (şövenist), Bulgar faşistlerinin (nasiyonal sosyalist) Türk – Müslüman düşmanlarını Sofya meclisine dolmak için yaptıkları rezillik, hayvanlık, vahşet utanç vericidir.

Olanlarla, seçim kazanıp Bulgaristan’ı son Türklerden ve Müslümanlardan arıtma planları harekete geçirilmesiydi. 30 yıldan beri bu günleri beklemişler. Siyaset sürecinde zayıf halka olarak kendisini “seçim başkomutanı yapan” zavallı Aziz Babuşçu ile iplerinin kimler tarafından çekildiği henüz açıklanmayan gizli ajan Lütfi Mestan ortak oldular ve topluluğumuza bu hezimeti yaşattılar.

Biz yenilenin yenilmeye doymadığını biliyoruz, fakat ömründe zafer nedir bilmeyen bu ikiliye bizi bir daha rezil etme, küçük düşürme hakkı tanımamalıyız.

Bizim mücadelemiz tarih ve gelecek mücadelesidir. Bugün yanlış yapıp halkımızı rezil edenler, hesap verme zamanıdır. Çünkü bizim oralarda neslimiz tükeniyor.

Düşmanlarımıza, boğazlarına dizilmiş küfürleri ve hicranlı öfkelerini üzerimize kusma fırsatı tanıyan siyasi bakımdan tamamen kör ve istidatsız görevliler halkımız adına lanetliyorum.

 

Perspektifler Bulgaristan bardağından taşmaya başladı.

Hollanda güvenlik uzmanlarından Peter Knope Bloonberg TV Bulgarien şöyle konuştu:

Bulgaristan’da marjinelleşmiş grupların ve paralel toplulukların terörist radikalleşmesine potansiyel belirmiştir. Ben Bulgaristan’da paralel topluluklar ve seçenek sunan hizmet arayanlara rastladığım gibi, alternatif yargı değerleri içeren sistem de gördüm. Ben bu insanların aşırı uçlara kaydığını ve toplumun kendilerinden vaz geçtiği duygularıyla yaşadıklarını izledim.”

 

Analizci, “şu an radikalleşmeden söz etmesek bile, yakında destekleyici toplayan paraleller harekete geçtiğinde, radikalleşme potansiyeli olduğuna, vurgu yapabilirim” dedi.

Burada söz konusu olan, Avrupa makamlarının Getto’larda çok sefil koşullarda yaşayan Bulgar etnik azınlık topluluklarında terör odaklı tehlike görmesidir ki, bu durum Bulgar faşistlerinin saldırganlığını kışkırtabilir.

Her şeye rağmen umudu yitirmemek canlı tutmak gerekirdi.

 

Seçimler, yeni hükümet kurmak için yapılır.

Bu seçimlerde, Bulgaristan’da aşırı sol yamalı sağ uçlar daha da hırçınlaştı. “Ataka” ve VMRO gibi Müslüman düşmanı mejinerllerle birlikte Bulgaristan Sosyalist Partisi’nin (BSP) de, resmen inkâr edilmesine karşın, Moskova’dan değişik biçimde yardım alındığını herkes öğrendi, gördü.

Seçmen, yalan haberlere inanmadığını ve nabız yoklama ajanslarının kasıtlı sonuçlarından etkilenmediğini gösterdi. BSP birinci parti olamadı. Faşist kotra aldığı oyları arttıramadı. Ne var ki iğrenç ırkçılığından da vazgeçmedi. Yeni yollar bulup daha da yüklenmeye hazırlanıyor. Kendilerine güvenmek istediğimiz bazı ağabeylerimizin nasıl olur da kırılmış bir dala bu kadar bel bağlayabildiklerine ve insanlarımızın başı bu denli büyük belaya soktuklarına da akıl erdiremiyorum.

GERB hükümetinden büyük pay koparmaya, ülkedeki siyasi yenilenmeyi engellemeye, totaliter zülüm ortamını yaşatmaya, etnik azınlıklara baskıları arttırmaya çalışanlar neredeyse “kahraman” kesildiler. Önemli bakanlıklar talep ediyor. “DPS” tamamen derin dondurucuya tıkılırken, “DOST Birliği” de saf dışı edildi. 40 yıllık mücadelemizin iyi kötü tüm meyvelerini bazı kişisel hırs ve hesaplar için çöpe atılmasına razı olamayız. Bulgaristanlı Türkler son 27 yılın en ötelendikleri dönemine girdiler.

 

Bu süreçlerin geliştiği ortamda çok önemli yeni bir özellik ortaya çıktı.

2007’de Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan’da 2017 – 2018 döneminde, 9 ay süreyle AB Konseyine ev sahipliği edecek. Bu durum, hükümet kurulmasını hemen zorunlu kıldığı gibi, birçok sorun da getirdi. Bunların başında,  yeni kurulacak hükümette neo-faşistlerin yer alıp almayacağı geliyor. AB Konseyi’nin Sofya döneminde İngiltere’nin AB’den ayrılması ve Türkiye’den AB’ye Bulgaristan üzerinden muhtemel sığınmacı akını yöneltmesi gibi sorunlar var. AB, Bulgaristan’da neo-faşistlerin de katıldığı bir ortamda bu görüşmeleri onaylayıp onaylamayacağıdır. Çünkü aynı Konsey tarafından “faşist olarak” nitelenen, fakat Bulgar makamlarınca yasaklanmayan bu “Birleşik Yurtsever” maskeli güçlerin hedefinde öncelikle Bulgaristan etnik azıklık toplulukları, dernekleri, örgütleri ve partileriyle kesin hesaplaşmak var. “Birleşik Cephe” AB’nin sığınmacı siyasetini onaylamıyor. Müslüman, sığınmacı, Türk ve İslam aleyhtarı yeni yasa önerilerini Bulgar meclisinde hemen onaylattıktan sonra AB Genel Kuruluna dayatmaya çalışıyor.

 

Bulgaristan’da yeni faşistlerin iktidara tırmanmasına çok fazla çaba gösteriliyor. Ülkede karma karışık bir durum yaratılıp karışıklıktan suçlu olarak azınlık toplulukları gösterilmek isteniyor: “Deutsche Welle” Tarih: 31.003.2017, Alıntı.

İç İşleri Bakanlığını aylık raporuna göre, bu ay Bulgaristan’da 20 kişi öldürüldü, 9 kişi öldürülmek istendi, 10 kızın ırzına geçildi, 11 büyük soygun oldu, 57 yerde kamu malına saldırıldı, 240 hanenin evinde parası çalındı, 147 araç çalındı.” Mart 2017 bilânçocu azınlıklarla hesaplaşmak isteyenleri sanki göreve çağırıyor. “Kapitan Andreovo” sınır kapısında seçmenlerin tartaklanması, yumruklanması ve geri çevrilmesi bu hesap çizgisinin dışındadır.

 

Gözlemcilerin kanısına göre, GERB partisi sahte “Birleşik Yurtseverlerle” ancak kısa süreli istikrar hesaplarıyla kabine kurabilir. AB Konsey angajmanları,  Avrupa Halk Partisi’ni (ENP) sanki ödün vermeye zorluyor. İletişim araçları halkı faşistlerle yaşamaya alıştırmaya çalışıyor.

 

Bu cümleden olmakla, GERB partisi tarafından oluşturulmak istenen yeni hükümetin tüm olası bileşimlerinden hiç birinin içinde çöktüğümüz bataklıktan kurtarabilecek gibi görünmüyor. En konservatif siyasi gözlemciler, 2018 güzünde yeni erken genel seçim olacağına işaret ediyorlar.

Bu girdab Bulgaristan’a özgü bir olay değildir.

Güney Doğu Avrupa’da 27 yılda 17. hükümetini kurmak için kollarını sıvayan Bulgaristan, 4 yıl dayanabilecek bir kabine oluşturamadıkça istikrardan söz edemeyeceğinin farkındadır. Öte yandan faşist güçlerle istikrara gitmekse imkânsızdır. GERB – “Birleşik Yurtseverler”  ortak kabine hamlesi toplumu daha da ayrıştırıp parçalanmışlık doğuracaktır.

 

Yeni Bulgar hükümetiyle ilgili birçok seçenek öne sürüldü.

İlk kez meclise giren “Volya” (İrader) partisi Başkanı Mareşki şu önerilerde bulundu.

 

BirGERB- DPS ve İrade partilerinin ortak Avrupa Atlantik hükümeti kurulsun.

Bu üç partinin programlarında büyük yakınlık var. GERB ile DPS Avrupa kabul görmüş partilerdir. Yeni hükümet koalisyon sözleşmesine dayanmalıdır.

 

İki) GERB – İrade ortak kabinesi ve hükümet dışı güçlerin meclis desteğiyle çoğunluk sağlanmalıdır.

 

Üç) GERB – “Ataka,” VMRO ve “Yurtsever Cephe” hükümeti. Mareşki bu kabineyi Avrupa tanımaz, dedi.

Görüşmeler bu hafta başlayacak.

 

Bizi izleyin ve gerçekleri öğrenin.

Lütfen paylaş.

Reklamlar