Rafet ULUTÜRK

Tarih: 20 Ocak 2017

Siyasette de şans var.

Beş senelik Cumhurbaşkanlığı sona eren Sayın Rosen Plevneliev’e ORTA DİREK deyemedik. Çok partili parlamenter düzende Cumhurbaşkanı’nda ORTA DİREĞİ aranması siyaset ve vatandaş arzusudur. Çünkü orta direksiz bir toplumda uyum olmadığı gibi denge sağlanması da zordur. Bir yere kadar bugünkü Bulgaristan anormalliğine temel olan da budur.

Bulgar tarihinde seçimle Cumhurbaşkanı olan General yoktur.

Bir Rus savaş uçağından inip sivil havacılıkta kaptan olma özelliğini göreceğiz.

18 Ocak 2017’de yem töreni yapıldı. Töreninde yapılan ilk konuşmayı değerlendirenler “can sıkıcı” ve “yorucu” buldu. General Cumhurbaşkanı Bulgaristan’daki durumu sosyal bir parti başkanı gibi, “gurbetçilik” ve “bakkallardaki veresi defterleri” ile anlatınca inandırıcı olmadı. Birçok keskin temel çelişki arasında gurbetçilerle yakınlarının bir ay veresiye yaşaması birbirini tamamladığından dolayı bizde dengeli olan tek şeydi.

İkinci Borisov hükümetini çökerten, meclisi felce uğratan rüşvetçilik ile devletin dalaverecilerin eline geçmesiydi, fakat o Bulgar devletinin özünü kemiren kurtlara değinmedi.

Avrupa’nın en yoksul ülkesi olduğumuzu bilmeyen yok.

Nüfusun neredeyse % 50’sini oluşturan etnik azınlıkların devletten ve toplumdan tamamen kopmuş GETTOLARDA ölümlerden ölüm seçmeye terkedilmiş olmasını görmek isteyen de yok, yeni Cumhurbaşkanı da pas geçti. O, eşeği bağlanacağı yeni kazığı 27 yıldan beri yapılamayan eğitim, sağlık ve adalet reformu kazığında gördü. Bu kadar kör bir bakış endişe uyandırdı.

Her cumhurbaşkanı gibi Bulgaristan Cumhurbaşkanının ödevi de bağımsız ve tarafsız olmaktır. Ne var ki, ülkemizin baştanbaşa kar altında kaldığı Ocak ayında tren ve trafikle birlikte hayatın tamamen durduğunu, Şumen’e bağlı “Şeytancık” – Hitrino köyündeki tren kazasını, ölü ve yaralılarla birlikte halkın kış paniğini, son günlerde 3 trenin daha raydan çıktığını görmezlikten gelmek de aklıselim olmadı. Eski cumhurbaşkanı döneminde 128 tren seferi kalktı ama sorun çözülmedi. Doğal felaketten, işsizlikten, açlıktan ve çaresizlikten, ilaç alamadığı için ölen vatandaşların tarifi zor yoksulluğunu en inandırıcı anlatan belki de sığınmacıların ülkemizi terk etmesi, Avrupa kurumlarının Bulgaristan için ayırdığı göçmenlerin kesin gelmek istememesi ve annelerin yaşayabilmek için yeni doğanları çocuklarını satması olaylarıdır. Bu gerçeklere bağımsızlık ve de tarafsız kalınamaz!

Bu işin dengesi kaymış, çivisi çoktan çıkmıştır.

Dış siyasette de tarafsız ve bağımsız olamayız. Demeçte “terör”, “uluslararası terörizm” Türkiye’deki terör olayları, şu ağır kış günlerinde Türkiye’nin 4 milyon savaş kaçağına ev sahipliği yapması, “Fırat Kalkanı” operasyonuyla anti-terörist mücadelede öncü güç olduğunu görmezlikten gelmek ne iyi komşuluktur ne de terörle mücadelede konumudur. Komşu sınırına tel örgü germek terörle mücadeleye katkı olamaz. General Radev demecinde, DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin elindeki “Kalaşnik” silahlar bizde üretiliyor, ölüm ticaretine son verelim, demedi.

Bulgar tarihinde birkaç askeri darbe olmuştur.

1923 ve 1934’te faşizme doğru adım atan askeri darbelerde meclis dağılmıştı. General Radev’in yemin töreninde milletvekillerine “hadi bir haftanız kaldı, salonu boşaltın” şeklinde sitem etmesi, tepkili yorumlandı. Şimdiki bunalımdan kendilerine yağ çıkaran aşırı sağcılarla, 2 yıl önce reform yaparak bunalımın üstüden gelme azmiyle bakan olanlar yemin törenini terk ettiler. “Ben tütün vatandaşların Cumhurbaşkanı olacağım” deyen Gen. Radev’ten siyasi sağ kanadın yarısı koptu.

Anlaşılan general krizi yanlış okumuştu.

Siyasiden parlamenter krize ve ardından ulusal krize sıçrayan ve şu an yaşanan bunalımda vurgulanması gereken nokta başkaydı. Siyası erk gönüllü istifa etmiş, yürütme yasamayı dağlamadığından dolayı meclis sırasını bekliyordu.

Fakat meclisin yerinde sayması, kişisel bir sorun değil, 6 Kasım 2016’da beliren ve siyasi değişiklik isteyen halk iradesiydi. 2.5 milyon Bulgaristan seçmeni parti listelerine göre dayatılan milletvekillerine “görev süreniz bitti” dedi. Bu gerçek gün gibi ortadayken, yemin töreninde yeni başkanın okuduğu raporda çok ciddi bir çelişki baş gösterdi.

 

6 Kasım 2016’da bir hafta sonraki ikinci turda – 13 Kasım 2016’da seçim günü 2.060.000 (iki milyon 60 bin) oyla Cumhurbaşkanı seçilen Gen. Rumen Radev ile birlikte Bulgaristan’ın siyasi geleceğini kendisi belirlemek isteyen halk iradesi HALK OYLAMASINDA belirdi.  Bir seçmen devleti arpalık haline getiren Borisov hükümetine “yeter artık, biraz kenara çekil” derken, aynı zamanda siyasi sistemde “şunların şunların yapılmasını istiyorum” dedi.

İstenen, eğitim, sağlık ve adalet reformundan önce “siyasi sistemin, dolayısıyla seçim kanununun değiştirilmesiydi.” Bulgaristan seçmeni “bu seçim kanunuyla seçilen yasama organının (meclisin) kendisini tükettiğini ve reform yapabilecek durumda olmadığını anlamış ve meclisin toptan boşaltılmasını ve halkın majoriter sistemle tanıdığı insanları kendisinin seçmesini uygun bulmuştu. Bunu 2.500.000 (iki buçuk milyon) seçmenin istemesine rağmen, Gen Radev daha Cumhurbaşkanı sandalyesine oturmadan halka itiraz etti, sosyalist parti tezlerine bastı.

 

Daha ilk gün şöyle bir durum ortaya çıkmış bulunuyor. Soru şudur: General Radev 2.060.000 (iki milyon altmış bin) oyla Cumhurbaşkanı olunca 2.5 milyon seçmenin iradesini değiştirme hakkı kazanmış oldu mu?

 

Ne halk ne de Anayasa ona böyle bir hak tanımamıştır. Ve o daha ilk günde böyle bir hakkı gasp ediyorsa, Anayasayı çiğnemiştir ve görev süresi başlamadan bitmiştir. Çünkü o Bulgaristan’ı ezmeye devam eden totaliter kalıntıları yaşatmaya gelmiş demektir.

O, kürsüden  “karma seçim sistemi” dedi. Onun seçildiği gün halk majoriter seçim istemi istedi. Halk seçimde kazanılan bir oy için 11 leva değil, devlet bütçesinden yalnız 1 leva ödenmesini istedi. O “aman partilere daha fazla verelim” dedi. Ödenecek olan paranın halkın parası olduğunu unuttu.

Ben herkesin Cumhurbaşkanı olacağım” sözleri ile söylediği diğer cümleler birbirini tutmadı.

Böylece Bulgaristan toplumunda yeni ve çok büyük bir bunalım meydana geldi. Yemin töreninde Gen Radev’in eski komünist, yeni sosyalist maskesi düştü.

Yeni durumda ortaya çıkan yeni soru şudur. Gen Radev somut olarak kimin adına konuştu? Onu yalnız Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) seçmedi. Bulgaristan Türklerinin oylarının % 60’ı da ona gitti. Eski cumhurbaşkanlarından Georgi Pırvanov gibi en kaşarlı komünistlerinde oyunu alan Gen Radev, bu partide iç devrime neden oldu ve bütün parti yönetimi siyasetten el çekti.

Çünkü Moskova’ya bağlı ve öteden beri savunulan tüm tezleri yanlıştı.

Gen Radev’in kursüden söylediği sözler daha önce aynı kürsüden Sosyalist Parti lideri Bayan Kurnelya Ninova tarafından birkaç defa söylenmişti.

Şu da var, askeri uçakta kaptan olan General, sivil havacılıkta BSP hostesi mi olacak?

Yemin töreninde dikkati çeken bir protokol inceliği de düşündürücüdür. Yeni Cumhurbaşkanı Bulgar Doğu Ortodoks Kilisesinin Başı olan Baş Piskopos Neofit’in elini sıkıp yanağını öpmediği gibi, Baş Müftü Mustafa Hacı’nın, Katolik ve Protestan dinleri yetkili temsilcilerinin de elini sıkmadı. Bulgaristan Türkleri Manevi Konsey Başkanı Vedat Uzun ve Baş Müftü Yardımcısı salondaydı.

General Radev’in meclis bileşiminde ve idari ve diplomatik erkân önünde yaptığı konuşma, onun 1990’da katıldığı Bulgaristan Komünist Partisi 14. Kongresini anımsattı. O kurultayda Komünist Partisi BKP adını değiştirmiş ve sosyalist parti BSP olmuştu. Ve işte şimdi Bulgar halkının 27 yıllık ikiyüzlülük içinde sosyalist partinin yetiştirdiği en güvenilir kadroyu Cumhurbaşkanı koltuğunda görebildik. Bu ürün, ancak sosyalist parti içindeki milyonerlerin ve hala çalışan ve amerikanın eliyle dünyaya “Kalaşnikov” satan Bulgar silah tüccarlarının Cumhurbaşkanıdır.

Yeni cumhurbaşkanının ORTA DİREK işlevine gelince, 404 partiye bölünmüş Bulgar toplumunun böyle bir kişiye ihtiyacı var. Ve çok derin olan bunalım koşullarında bunun yapılanması için önce kertenkelenin biraz fazla uzayan kuyruğunun koparılması gerekir. Çünkü aşırı uçların irileştiği ve saldırganlaştığı ortamda ORTA DİREK rolü oynanamaz. 2014’ten beri bizde aşırı milliyetçi ırkçıların hortlaması, mecliste yasama girişimini ele geçirmiş olması ve özellikle Türk düşmanlığını kanuna uydurma çabaları dikkati çekti.

Bu güçler 18 Ocakta Meclisi terk ettiler, siyasetten dışlanmaları sağlanırsa Gen Radev ORTA DİREK olabilir.

Sosyalist partiden oy çalan aşırı uçlarla zamanını doldurmuş taş kafa siyasetçilerin sahneden indirilmesi yakın zamanda gündem olabilir. Bunu gelecek hafta açıklanacak olan geçici seçim hükümeti terkibinden okumak olasıdır. AB parlamentosunun daha “faşist uç” olarak nitelediği sağ milliyetçiler ve “reform memesi” artık ağızlarından alınan Reformcu Blok’u dalaverecilerinin iktidardan uzaklaştırılması ilk adım olmalıdır.

Yeni Bulgar siyasetinde ORTA DİREK’in yeri nerede olmalıdır. Bu kadar yoksul bir ülkede bu mihver ancak ORTANIN SOLUNA dikilebilir. Bu derinliğin bir başka anlamı da Bulgaristan’ı hem Cumhurbaşkanı ve hem de bakanlar kurulundan sorumlu yetkili bir Başkan olarak ülkeyi uzunca bir süre yönetme fırsatında gizlidir. Geçici hükümete Bakan vermek istemeyen BSP’nin de seçimlerde parmağını yalayacağı düşünülemez. Parlamenter güçlerin iyice ufalması yeni hükümet kurulmasını zorlaştıracağı gibi, hem geçici hükümetin ömrünü uzatacak, hem de daha 2017’de yeni bir erken genel seçime kapı açacaktır.

Kaymaklı kahve General Radev’e sanki altın tepside sunuldu.

Tesadüfler bunalımların tanıdığı fırsatlardır. Şimdi artık her şey onun seçeceği GEÇİCİ SEÇİM HÜKÜMETİ niteliğine bağlı olacaktır. Siyaset üstü yetenekli kadrolardan oluşacak bir hükümetin ömrü bunalım aşılamadığı sürece devam edebilir. Çünkü geçici hükümetin 26 Martta yapılacak seçimlerde 44. halk meclisinde 43. halk meclisinden farklı bir bileşimle yüzleşeceğine inanlar yok gibidir. Eski sisteme göre yapılacak seçimlerde parti kadroları meclise dolacaktır.

Yeni durumda hükümeti kurma görüşmeleri 2014’te olduğu gibi yeniden kilitlenebilir. İradesiz derme çatma bir hükümetle reform yapmak imkânsızdır. Aşılamayan bunalımın yeni sürprizleri bizi bekliyor.

Devam edecek.

Reklamlar