Rafet ULUTÜRK

1912 Balkan Savaşında Pomakların Durumu

Balkan Savaşı başladığında Rodop köylerinde yaşayan Pomaklar Osmanlı ordularına gönüllü asker veriyordu. Karamancı, Rojen ve Kavgacık cephelerinde savaşan erlerin 20’si Ahı-Çelebi’ye bağılı Sepet köyündendi.

1912’de Bulgar askerler Rodopları ele geçirdi. 1913 Ocağında Edirne düştü. Yenilgi sonucu Trakya Bulgar idaresine geçti. Böylece Rodoplar’da yaşayan Pomak nüfus ilk kez olmak üzere Osmanlı idaresi dışında bir yönetime bağlanmak zorunda kaldı. Savaştan önce Babek merkezine bağlı 2 bin kulübe varken, bir yılda sayıları yarıya düştü. Bulgar askeri bölgeye girdiğinde, yerli nüfus kaçtı, göç ettiği ve bulaşıcı hastalıklardan pek çok kişi kırıldı. Pomak sayısı birden azaldı. Dövlen bölgesinde 3 970 kişinin yaşadığı 33 köy ateşe veridi. Bulgar ordusunun hücuma geçtiği ilk günlerde verilen silahlı mukavemet sebep gösterildi.

Pomak köylerinin yakılması görevi 21. piyade tugayına, Plovdiv 9. piyade tugayına ve İkinci Piyade tümenine verilmişti. Bu birliklerin genel saldırı istikameti Karabulak, Yagodina, Buynovo, Kojare, Buk tren istasyonu, Grohotno, Gövren, Nastan, Beden, Rojen ve Karşık yönündeydi. Bu saldırıya Yüzbaşı Stefan Başev emrindeki sınır birliği ve Batak yöresinden toplanan gönüllü Bulgarlar katıldı. Tırmış köyünü ateşe veren bu güçlerdir. Trigrad köyüne yapılan saldırıda 120 köylüden 70’i öldürüldü. Medrese de ateşe verildi. Öldürülenler arasında köyün ileri gelenlerinden İsmet Hacı Sülman ile Ali Memiş de vardır. Piyade birliğin öldürdüğü yüzlerce kişinin ortak kabri Dövlen köyü yakınında “Sakovitsa” mekiğinde bulunur. Dospat şehri yakınındaki “Kasap vaadi”nde bugün de “Kapı kulu mezarlarını” görebilir. O dönemde Dospat yöresinden çekilmekte olan Osmanlı Ordusu’na yardım ettikleri gerekçesiyle yerli çiftlik sahiplerine ırgatlık edenlerden 40 kişi Plovdiv piyade tümeni tarafından katledildi. Dövlen yöresinde ateşe verilen köylerden biri de Barutin köyüdür. Bu köyde bir tek Hasan Hüseyin Dervişin evi yakılmamıştır. Bu evde gözleri özürlü bir kadın bulan saldırganlar, kadının kendilerini iyi karşıladığından evini yakmamışlardır.

Bu saldırılarda Ahı-Çelebi’de 1 100 nüfus yaşayan 7 köy yok edildi. Dedeağaçta ise 300 evli 10 köy yakıldı. Savaş cephesinin değişmesinden sonra da cephe ardında kalan birçok Pomak köyü yakıldı. Karşılı köyü sınır çizgisinin hemen yakınında bulunduğu için yakılırken İsmilyan köyü de yağma edildi. Ravnina köyünde Arif Bostanciev, Hasan Sadıkov ve Sulev kardeşleri öldürüldü. Ürpek köyünde 10 kişi, Alamidere’de ise köylüler hiç gerekçesiz terör ize edildi, Türk mahallesi yakıldı, Mehmet Gelema, Taksim Kehaya ve genç Ahmet öldürüldü. Bu insanlara yapılan insanlık dışı zulme şahit olan Bulgar aileler korkup, eski Bulgaristan topraklarına kaçarken, Pomaklar da Ege yaylalarına indi. Zorbacılar tarafından topraklarından ve köylerinden kovulan Alamidere ahalisi Demircik, Gümülcüne ve Kozlucuya indi. Bugünkü Yunanistan topraklarında bulunan Demircik köyüne Ravnina, Yonuzdere ve başka köylerin sakinleri de yerleşmek zorunda kaldı.

O sıkıntılı ve ağır savaş döneminde Rodop bölgesi iki ayrı askeri valilik sınırlarında kalmıştı. Birisi Makedonya Askeri Valiliği’ne bağlı Drama ili, ikincisi de Trakya askeri valiliğine bağlı olan Gümülcüne ilidir. Dağlık bölge olan Rodoplar’ın kontrol altında tutulması oldukça zor olduğundan, ayrıca askeri güçlerin Edirne Kuşatması, Çatalca ve Bula ir savunması ve Makedonya’daki durumla ilgilendiği için Rodoplar’da nizam sağlayıp normal hayatı yönetecek kadro, makam ve askeri güç yoktu. 1912 Aralığında Ustino komutanı olan Stoyo Şişkov’un İkinci Trakya Piyade Tümeni komutanı General İliev’e gönderdiği bir raporda “haydutların ve başkaldıran asiliğin her yerde kol gezdiği” yazıyor. Başkaldıranlar hanelerin varını yoğunu talan ederken, ırza geçip dehşet saçıyorlardı. Burada önemle ve özellikle belirtmek yerinde olur ki, 1912’de savaşın başlamasıyla birlikte Rodoplar’da ve Ege bölgesindeki Pomak köylerindeki erkeklerin hepsi tutuklanıp toplanmış ve Eski Bulgar Prensliği içerisine sürülmüş veya toplama kamplarına kapatılmıştır. Osmanlı Orduları saflarında savaşmış veya görev almış olan Pomakların hepsi tutuklanmış ve sürülmüştü. Sepet mahallelerinden ve Stanimaka yöresinden Pomaklar Loveç ve Pleven bölgesine sürgün edilirken, orada dinlerini değiştirmeye zorlanmış ve yıllar sonra köylerine Hıristiyan olarak dönebilmişlerdir. İsmilyan köyünde de Osmanlıda askerlik yapanlar tutuklanmıştır. Onlarsa Harman kasabasına sürüldü ve orada din değiştirmeye zorlandılar. Karşılı köyünde tutuklanan gençlerin hepsi asker yaştaydı. Onlar ise tutsak alınıp Karlukovo (Slaveyno) köyüne götürüldüler. Orada din değiştirmeye zorlandılar. Hıristiyanlığı kabul edenlerden 12 ‘si  Romanya sınırına göreve gönderildi. Davut Köy (Davidovo) camisine doldurulan Pomaklar Bulgar Prensliği içerlerine askeri esir olarak gönderildi. O köyde birkaç Bulgar hane de yaşıyordu. Onlardan birisi Gacal Todor’du. Onun yanında ırgat olarak çalışan Pomak Ali Salihov sürgün edilmekten kurtulurken, babası Salih sürgün edildi. Köyde kalanlarınsa dinleri değiştirilir. Erkeklerin köylerden toplanıp sürgün edilmesiyle Hıristiyanlaştırma işine mukavemetin daha az olacağı hesap edilmişti. Çok geçmeden, sürgünden kaçan ve ormana sığınan Pomak gençler köylüleri din değiştirmeye zorlayanlarla hesaplaşma davası başlatmışlardır.

Yaver Paşa emrindeki kol ordunun Meriç Irmağının aşağı akıntısında 14 Kasım 1912’de teslim bayrağı çekmesinden sonra Rodoplar ve Ege boyları 6 hafta için birleştirildi.  Rodoplar ile Ege kıyılarının birleştirilmesinden ve ilk geçici barış sözleşmesinin 20 Kasım 1912’de imzalanmasından sonra, asker kaçağı Hıristiyan ve Müslümanlar köylerinden kalan yıkıntılığa geri döndü. Alamidere köyünde evsiz kalan haneler Bulgar Kosta Trambov’un evine sığındı. 1912 savaşında Hardelen köyün (bugün Bogutevo) köylüleri Yunana geçti. Paspala köyüne yerleştiklerinde karşılarına çıkan Rum din adamları onları Hıristiyan yapmaya ve isimlerini değiştirmeye çalıştı. Köyü terk eden Hardelenliler soluğu İstanbul’da aldı. Savaş kaçağı ve muhacir dolu İstanbul’da başlarını sokacak yer ve geçim kaynağı bulamayınca 6 aydan sonra geri döndüklerinde Pavel köyünden gelen papaz Aleksiyi karşılarında buldular ve yeniden Hıristiyanlaştırılmayla karşı karşıya kaldılar, mukavemet ettiler, çok zor günler yaşadılar.

1912’de başlayan Balkan Harbi Arnavutluk, Makedonya ve Yunanistan’da yaşayan Pomak nüfusun Doğu Trakya ve Anadolu’ya göç etmesine sebep oldu. Topraklarının belirli kesimleri Sırplara ve Kara Dağlılara kaldı.  Aynı yılın 12 Aralığında toplanan Büyük Devletler Büyük Elçileri Londra Konferansı’nda Balkan devletlerinden ele geçirdikleri Arnavutluk topraklarından çekilmeleri istendi, fakat Kara Dağ ve Sırp askeri birliklerini aşamalı olarak geri çekerken, işgal 1913 sonlarına kadar uzadı. “Karnegiev Anketi”nde Pomak ve Torbeş köylerinden daha fazlasının ateşe verildiğine işaret edilmiştir.  Golo Bırdo ve Şar Dağında 386 Pomak evi yakıldı. Bu bölgede ikamet eden Torbeşlerin evleri bir defa da olmak üzere  Birinci Dünya Savaşında da ateşe verildi ve talan edildi.

Reklamlar